Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bilişsel Çarpıtmalar Serisi
Paranoid kişilik bozukluğu olan kişilerin başlıca düşünce çarpıtmaları: "ya hep ya da hiç biçiminde düşünme", seçici algılama ve aşırı genellemedir.
·
824 görüntüleme
Seymaa okurunun profil resmi
Şizoid kişilik bozukluğu; Kendilerine bakışları şöyledir: "Ben çevresine ters düşen bir insanım, bu yüzden kimseye gereksinimim yok." "Hiçbir şeyle ilgili değilim." Dünyaya bakışları ise şöyledir: "Yaşam zor ve zarar verici olabiliyor. Hiç kimseye güvenmemeli ve başkalarından uzak durmalı, böylece insan kendini korumalı..." -Syf 26
Seymaa okurunun profil resmi
Şizotipal kişilik bozukluğu; Bu kişilerin başlıca düşünce çarpıtmaları duygusal çıkarımlar yapma (sözgelimi "Olumsuz bir duygum oluyorsa çevrede buna karşılık gelen olumsuz bir durum vardır") ve kişiselleştirmedir. -Syf 37
Seymaa okurunun profil resmi
Antisosyal kişilik bozukluğu; Kendilerine ve dünyaya bakış açılarının başlıca özelliklerinden biri "haklı çıkma" dır. Bu düşünceye göre bir şeyi isteme ya da bir şeyden kaçınma kişinin davranışlarını haklı çıkarır. Diğer bir düşünce özellikleri "düşünmek inanmaktır" biçiminde düşünmeleridir. Buna göre kişinin duygu ve düşünceleri her zaman kesindir. Başka bir düşünce özellikleri "kişisel esneklikten yoksunluk"tur. Seçimlerinin her zaman iyi ve doğru olduğuna inanırlar. Bir diğer düşünce özellikleri "duygular gerçekleri oluşturur" düşüncesidir. Buna göre, kişi, davranışlarının doğru olduğu duygusunu taşıyorsa davranışları doğrudur, diğer bir deyişle başkalarının ne düşündüğünün hiçbir önemi yoktur. Son bir düşünce özellikleri ise "istenmedik sonuçların doğmayacağı" düşüncesini taşımalarıdır. Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireylerin diğer bir yerleşik düşünceleri her zaman haklı olduklarını düşünmeleridir. Dolayısıyla davranışların hiç sorgulamazlar. Ayrıca başkalarına da güvenmedikleri için başkalarının görüş ve önerilerine de değer vermezler. -Syf 53
Seymaa okurunun profil resmi
Histrionik kişilik bozukluğu; Kendilerini tanımlarlarken "Ben çok duyarlı bir insanım ve herkes beni beğenmeli ve bağrına basmalı" derler. Dış dünyaya bakışları ise şöyledir: "Yaşam benim sinirlerimi geriyor, bu yüzden özel bir ilgi görmem ve bana düşünceli davranılması gerekiyor." Yaşamdaki amaçlarını ise şöyle tanımlarlar: "Bu yüzden izleyiciler için oyna ve eğlen, eğlen, eğlen..." -Syf 85
Seymaa okurunun profil resmi
Pasif-agresiflerin; negativizm, ne yapacağı önceden kestirilemez olma, hem sedüktif, hem de reddedici olma, istekte bulunup sonra da doyum bulamama ile belirli tarzları, herkese karşı kullanabildikleri güçlü silahlarıdır. Bir amaç uğruna her şeye katlanan biri, gücendirilmiş, kırılmış, yanlış anlaşılmış, pişman, hastalıklı, aşırı çalışmakta olan biri rolleri arasında gidip gelmeleri pasif-agresiflere aradıkları ilgi, destek ve bağımlılığı kazandıran kişilerarası ilişki yöntemleridir. Böylelikle kızgınlıklarını ve içerlemelerini de büyük bir incelikle dışa vurmuş olurlar. -Syf 155
Seymaa okurunun profil resmi
Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişilerin başlıca yerleşik düşünceleri kişisel olarak eşi bulunmazlık ve özel bir önemlerinin olduğu düşünceleridir. Çevrelerindekilerin dalkavukluğu, "yağcılık" ı, kendilerini kullandırmaları ve buna göz yummaları ve kayırmacılıkları bu düşüncelerine dayanak olur. Ancak insanlardan olumsuz geri bildirim almaları karşısında kolaylıkla incinirler. İnsanlarla işbirliği yapmakta, karşılıklı bir etkileşim içinde olmakta zorluk çekerler. Kendi rahatlarına fazla düşkün olmalarından, sürekli başkalarından bekliyor olmalarından ve saldırgan davranışlarından ötürü insan ilişkilerinde güçlükler yaşarlar. -Syf 98
Seymaa okurunun profil resmi
Bağımlı kişilik bozukluğu; Bu kişilerin başlıca düşünsel çarpıtmaları bağımsızlık ile ilgili olarak ''ya hep ya da hiç" biçiminde düşünmedir. Sözgelimi ya başka birine tam bağımlı olduklarına ya da tek başlarına olduklarına ve hiç bağımlılık göstermediklerine inanırlar. Her şeyin ya tam doğru ya da tam yanlış olduğuna inanırlar, onlar için ya tam bir başarı vardır ya da tam bir başarısızlık. Bu kişilerin başlıca ikinci düşünsel çarpıtmaları, özellikle insan ilişkileriyle ilgili olarak korkunçlaştırmadır. "Bunu hiçbir zaman kendi başıma yapamam", "Ben yapamam", "Bunu yapabilecek denli yeterli biri değilim." gibi yerleşik düşünceleri vardır. -Syf 126
Seymaa okurunun profil resmi
Çekingen kişilik bozukluğu; Bu kişiler, toplumdan kopuk yaşayan kişilerdir, geçmişteki aşağılanmalarını yeniden yaşamamak için kendileriyle başkaları arasına belirli bir aralık koymaya çalışırlar. Kişisel dokunmazlık arayışı içindedirler ve toplumsal zorunluluklardan olabildiğince kaçmaya çalışırlar. Başkalarıyla kişisel ilişkiyi gerektiren her olayı, koşulsuz kabul söz konusu değilse, güvenliklerine yönelik olası bir tehdit olarak algılarlar. Düş kırıklığı yaşamamak için hiçbir donanımlarının olmadığına inanmışlardır. Her ne yaparlarsa yapsınlar boşa çıkacağını düşünürler. Utanç duymaktan ve aşağılanmaktan kurtulmak için tek çıkış yolunun geri çekilme, kendi içine kapanma ve olası saldırılara karşı uyanık olma görüşündedirler. insanlarla kurdukları ilişkileri azaltarak ve kendilerini önemsiz kılarak, çevrelerinden gelmesinden korktukları tehlikeleri en aza indirdiklerini düşünürler. -Syf 111
Seymaa okurunun profil resmi
Sınırda kişilik bozukluğu olan kişilerin üç yerleşik düşüncesinin olduğundan söz edilir: "Güçsüz, korunmasız, savunmasız ve kırılganım"; "Yapımdan ötürü kabul edilebilir bir insan değilim"; "Dış dünya tehlikeli ve kötü niyetli". Kendilerine düşman olan bu dünyada bir güvenlik kaynağı bulamadıkları için çaresiz kaldıklarına inanan bu kişiler, her ikisine de bir güven duymadan, özerk ve bağımlı olma arasında gidip gelirler. Ayrıca, uçlarda düşünme eğilimi gösterirler, ya çok iyidir ya da çok kötü, ya tam bir başarıdır ya da tam bir başarısızlık, ya tam güvenilir ya da hiç güvenilmez. Yukarıda sözü edilen yerleşik düşünceler ve uçlarda düşünme özelliği sınırda kişilik bozukluğu olan bireylerin duygu ve davranışlarının temelini oluşturur. -Syf 70
Seymaa okurunun profil resmi
Histrionik kişilik bozukluğu olanların altta yatan iki yerleşik düşüncesinin olduğundan söz edilir. Bunlar "Ben yetersizim ve kendi yaşamımı kendi başıma çekip çeviremem" ve "Değerli olabilmek için herkes tarafından sevilmeliyim'' düşünceleridir. Kendilerine bakamayacak olduklarına inandıkları için bu kişiler sürekli bir ilgi arayışında olurlar ve başkalarının onayına gereksinirler ve başkalarının onlara bakmalarını ve onların gereksinmelerini karşılamalarını beklerler. Dolayısıyla sevilmek ve kabul görmek zorunda olduklarına inanmaları, dışlanmalarına karşı aşırı duyarlı olmalarına yol açar. Sonuç olarak başkalarının ilgisini çekmek üzere başkaları için "oynarlar". Bu yüzden, yalnızca karşısındakileri etkilemeye yönelik, çerçevesi belirsiz bir düşünce biçimleri vardır. "Ya hep ya da hiç" biçiminde düşünürler, aşırı genellemeler ve yaşadıkları duygulara göre çıkarımlar yaparlar. -Syf 85
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.