Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

408 syf.
7/10 puan verdi
Düştülü kalktılı gaileye bir yol hikayesi
“Seyir eden misin, seyreden misin bu alemde?” sözüyle başlıyor yolculuk ve hayli vurucu… Bizim memlekette özellikle Rezalet hayat yolculuğunda karşılaştığımız her olaya göğsümüzü açıp açmamakta kararsız kalıp, sonra da kararını veremediğimiz o olayların altında ezilen ve kendimizden uzaklarda yaşayan bir insan mıyız? Bence evet… Ve bu soru ile Kitap farkındalık yaratma macerası oluyor bize…Şunu söylemek istiyor: Hayatta yaşadığımız olaylar zamanla anlar olarak etiketleniyor beynimizde. An diye nitelediğimiz her olay; izler, yaralar ve kırıklar bırakıyor bizde. Anlar dışarıdaki hayat tarafından geliyor. Hayatı da  insanlar yönlendiriyor. İz bıraktı diye insanlara kızıyoruz, suçu onlara atıyor ve kaçıyoruz hüznümüze, acizliğimize. Kolay geliyor sorumluluğu başkalarına atmak. Ama izlerin kalıcı olmasına sebep olan biziz; o anda takılı kalıp anın içinden çıkamayan, hapsolduğumuz yerde çığlık dahi atamayan biziz. Onlar sadece bir çizik açıyor ruhumuza, biz o çiziği oyuyor, sürekli ona dokunuyor ve kanatıyoruz. İyileşmesine, yok olmasına izin vermiyoruz. Evet, her zaman suç bizde değil. Bazen haksızlığa uğruyor, kötülüğün kurbanı oluyoruz. Acımızdan dolayı gene kendimize dönmemiz gerekiyor. Çünkü tek varlığımız kendimiziz. Yaşanan olayı o anda bırakmak, o olayı heybeye alarak geleceğe taşımamak ve geçmiş ağırlıklardan kurtulma teması çok iyi anlatılmış kitapta. Kahramanımız Mina çok bagajı olan çok kendiyle sorunu olan olumsuz ne varsa çoğu temizlenme arınma işlemi Ma ile başlıyor… Ma, bu temizlenme sürecini nefes egzersizleri ve meditasyon ile Mina’ya mentorluk yapıyor. Temizlenme, geçmişle yüzleşip onu orada bırakma ve yaşama dönme konusunda. İnsanın hayatına devam ederken iç huzurunu sağlamış olması gerektiğine inanıyor kitap. İç huzur bazen meditasyonla bazen namaz kılarak sağlanabiliyor ( bende ikisi de işe yaramadı:))) . İlişkiler kendimizi var edebileceğimiz alanlar olarak öğretildi bize. Ailede çocuk, okulda öğrenci, ilişkide partner rolünü iyi oynarsak iyi hissedeceğimizi, kabul göreceğimizi sandık. Halbuki önce ben olarak var olmalıydık tüm sıfatları dışarıda bırakarak. Bunun için de önce kendimizle bir ilişki kurmalı, ben olmalıyız. Öz olduğumuz zaman anlıyoruz gerçekliği. Gerçeğimizi anladığımızda rol yapmıyor, girdiğimiz sıfata bürünüyor ve benliğimize bir parıltı daha katıyoruz. Ne doğru değil mi? Basit, anlaşılır bir dönüşüm hikayesi okumak ve bir kadın beynine girmek isterseniz tavsiye ederim. Düşmek ve kalkmak hikayesi Hepimiz düşebiliyoruz. Kalkarız. Hayat dediğin düştülü kalktılı bir gaile dostlar…
Seyir
SeyirPiraye · Mona Yayıncılık · 20219,8bin okunma
·
178 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.