George Orwell denince şüphesiz akla ilk olarak 1984 ve Hayvan Çiftliği geliyor. Ancak George Orwell’ın eşsiz kalemi sadece bu iki kitaptan ibaret değil, diğer eserleri de oldukça etkileyici Aspidistra da bunlardan biri. Kitabın adı zambakgillerden bir bitki olan aspidistradan geliyor. Bu bitki özellikle 1930’lu yıllarda İngiltere’de orta sınıfın sınıf atlama umudunu simgeliyor. Sınıf atlamanın yegâne yolu ise çok paraya sahip olmak. Dile pelesenk olmuş bir laf var: “Her şey para değil.” Evet her şey para değil ama içinde yaşadığımız dünya düzeninde çok şey para. Kitabın başkahramanı Gordon’nın paraya karşı bir antipatisi var. Her şeyin paraya dayanmasından nefret ediyor. Çarkları parayla dönen sistemin dışında kalabilmek için kendince bir yöntem uyguluyor. Neredeyse boğaz tokluğuna bir kitapçıda çalışıyor. Bir şeyi çokça yadsımanın altında o şeye karşı bağımlı olmak korkusunun yattığını düşünüyorum. Gordon da bu durumdan mustarip. Paradan nefret ettiğini söylüyor, paraya adeta tapan insanları küçümsüyor; ama ne yaparsa yapsın para hayatının daima merkezinde yer alıyor. Tam da bu noktada içinde yaşadığımız paraya dayalı düzeni sorgulamak gerekiyor. Gerçi George Orwell Aspidistra’da keskin hatları olan bir sistem eleştirisi yapmıyor. Var olan durumun ironisini gözler önüne seriyor. Nitekim Gordon, başta ilkeleri olan bir karaktermiş gibi dursa da sıradan, düzenin içinde konumlanmış, ne siyah ne de beyaz bir karakter. George Orwell’ın asıl meselesi tam da bu noktada yatıyor. Gordon karakteri, herkesin düzenden ne kadar kaçmak istese de bu düzenin bir parçası olmaktan asla geri duramayacağını ve düzen değişmedikçe öyle ya da böyle içinde yer alacağını gösteriyor.

AspidistraGeorge Orwell · Can Yayınları · 20194,310 okunma

·

91 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

ERDİNÇ