Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

442 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Soğuk Tanrı'ların dilinden soğuyan ilişkilere ılık ve didaktik adımlar!
#korkuoyunu adlı öykülerinden sonra 1996 #yunusnadiromanödülü 'nü alan bu eserini planlayarak ve kısa aralıklarla özümseyerek okudum. Zira 90'lı yılların edebiyat literatürüne hakkıyla girmiş bu yazarımıza dikkatle eğilebilmekti niyetim. Ki ilk kez; okumayı bitirdikten bir gün sonra yorumlamaya çalışıyorum onu, çünkü imgelemimde bıraktığı tortular pek derin ama bir o kadar da karışık! Eser; bağlantılı ve iç içe iki romanı barındırıyor. Anlatıcılar; Ercan, Nedim ve yazarın kendisi (Bu bağlamda, yazar Öztaş da kurguya dahil oluyor ki, Auster ve Orhan Pamuk da çok yapar bunu!). İlk roman; ortadan kaybolmayı seçen, Nihilizm'i kuramdan saymayan, romanları başka kitapların beslediği umutsuz ve saçma bir düş olarak gören, akademsiyen ve siyaset adamlarını içlerinden bir bohem çıkamayacağı düşüncesiyle sevmeyen (aynen katılıyorum :) , toplumsal sarsıntılar karşısında yazarların kişiliklerini koruması gerektiğine inanan ve edebiyatın ana karakterinin artık yazar denilen Soğuk Tanrı'ların olduğunu düşünen Cemil Raşit'in Soğuk Tanrı yapıtı. Bölümde; deneyimsizliğin baştan çıkarıcılığı, dinlendirici bir yalnızlık ve uyarıcı bir kıskançlık olarak nitelediği hayatının kadınını arayan yazarın Düş Kadın; zor zamanlarında bilinçaltının harekete geçmesiyle gördüğü ve hayatındaki tüm sevdiklerini içinde barındırabilen bir tür deliler tiyatrosunun bulunduğu ışıklı Beyaz Gemi; ölüm metaforunu çağrıştıran Yanardağ simgeleri mevcut. Yoğun anlatımın yer aldığı içerikte, Raşit'in yalnızlığı ve kendini arayışı derin bir varoluş düzleminde boşluk sorguları içinde verilmiş. İkinci roman; idolü Cemil Raşit'i yazdığı romanından bulmaya çalışan araştırmacı Nedim Şen'in Yunanistan'a kadar uzanan polisiyeye evrilebilen aramalarını kapsamakta. Bölümde; Frisch'in #kontoderland oyunu başta olmak üzere bir çok eser ve yazara değinmeler ile ayrı bir bölüm ayrılmış eski bir anlatıda Sartorini adasının kayıp Atlantis olabileceği öngörüleri güzeldi. Anlatıdaki kadının güvenli toprağı, erkeğinse serüven dolu denizi simgelemesi de. Her iki bölümün ana teması; dünya gibi, evren gibi soğuyan insan ilişkileri. Akıp giden zamanda yaşanan düş kırıklıkları, bitemeyen ilişkiler ve oluşan sıradanlaşma ile birlikte gelen bir Soğuma. Aslında her birimiz, kendi hayatlarımızı yazmaya çalışan ve çoğu kez başarılı olamayan Soğuk Tanrı'larız, kimbilir! Eserin başı ve sonunda, kendini kurguya bağlayan Öztaş; neden Soğuk Tanrı'nın ilk bölümünün adada geçtiği, okurken zamanın düz çizgide aktığının bilinmesi gerektiği, Düş Gemi- Düş Kadın simgelerini aslında Light motive olarak kullandığı, farklı kişilerde bilinç akışı tekniklerine başvurduğu ve romanı nasıl yazdığı gibi bilgiler vermiş. Bu durum, romanda bir gizem bırakmadığı gibi didaktik yönlerinin ağır basmasına da sebep olmuş. Belki de eleştirmenlere olan kızgınlığını bu şekilde belirtmiş olabilir. Frisch gibi bir mimar olan yazar, bol parçalı fakat başarılı bu eseriyle onun kadar olamasa da dikkat çekmeliydi, diye düşünüyorum. Verdiği ayrıntılarla romanda geçen yerleri gezdiği anlaşılan ve eser üzerinde çok çalışıldığı belli olan bu karışık kurguyu anlatmayı başarabilen ve bence değerini bilemediğimiz yazarı; 1987 #saitfaikarmağanı alan #aygözetlemekulesi öykü kitabıyla okumaya devam edeceğim.
Soğuma
SoğumaMahir Öztaş · Yapı Kredi Yayınları · 20137 okunma
·
62 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.