Ah şu yarışma olmasa…Evet, yarışma olmasa okumazdım sanırım. Gerçi okumadan yorum yapmaya karşıyım ama bu kitaba karşı ciddi önyargılarım vardı. Kırıldı mı önyargılarım? Hayır. Aksine, iyice bilendim.
Tabi ki kitabın yazıldığı dönemi düşünerek, bilerek okumak ve yorumlamak gerekiyor ancak biz bu şekilde okusak bile yazarımız karşı çıktığı durumun aynısını kendisi de yapmış. Hem de çok sert ve kötü bir dil kullanarak. Bugüne kadar okuduğum hiçbir kitapta böyle sivri dil görmedim. Sivri dil ifadesini yazarken bile kitapta geçen ‘çatal dilli yılan gibi’, ‘adeta yılan gibi tıslayan sesiyle’ vb. ifadeler geldi aklıma… O ne kötü bir dil ve üslup öyle ya… Desteklediğin görüşe kimse bir şey demiyor ama bir yandan desteklerken diğer yandan da sana yapılanın aynısını yapmışsın sayın yazarımız… Ne farkın kaldı? Kalem kılıçtan keskindir’i sen epey yanlış anlamışsın…
Kitapta anlatılan İslamî inanç, bence hiç de gerçek İslam falan değil. Bunu kim söyleyip destekliyorsa, bir daha düşünsün derim. Çünkü bizim inandığımız İslam böyle bir din değil. Şöyle söylesem daha doğru olur: Bu kitap hiçbir inanmayanı inanan insan haline getirmez. Aksine daha çok inanmamasına yol açar. İnanan insanları da ‘eğer bunun anlattığı doğruysa ben inanmayayım daha iyi’ dedirtir.
Kitabın baş karakteri Feyza, resmen peygamber hüviyetine bindirilmiş artık. Rüyasında Hz. Ömer’i görmeler falan… Aman Allah’ım, erenlere karıştı resmen Feyza… Düşüncede kibir, kibrin en kötüsüdür.
Ayrıca, İslamî yaşayış tarzına sahip oldu diye, hakkını aramayan, her türlü kötülüğe sessiz kalan, amiyane tabir ile, eziklenen bir Feyza var kitapta. Kadının başına gelmeyen kalmadı ama o, İslamî yaşayış tarzına sahip diye bütün bunlara sessiz kalıyor. Bizim dinimizde ‘haksızlığa karşı susan dilsiz yılandır’ değil miydi? Üstelik, örnek aldığını zannettiği peygamberimiz hayatının hangi alanında haksızlığa karşı susmuş? Aynı peygamberi örnek aldığımıza emin miyiz? Rüyada, ‘adalet’ denince tüm dünyanın aklına gelen Hz. Ömer’i gör ama ertesi gün adaletsizliğe sessiz kal… Ve buna da İslamî yaşayış tarzından bir kılıf bul kendince, millete onu dayat… Vallahi çok iyi ya bu kafalar. Gerçekten çok iyi.
Takıldığım, sorguladığım, yanlış bulduğum birçok düşünce var kitapta. Ama hangi birini yazayım? Bitmez. Neyse ki ben kitabı bitirdim de, daha fazla maruz kalmadım. Güzide dakikalarım gitti ama olsun. En azından okumadan boş boş sallamamış oldum.
Uyarı: Kitabı sakın dinlemeyin. Kendiniz okuyun. İşin içine bir de vurgu, tonlama, ağlama, sızlama girince daha bir çekilmez oluyor kitap. Ben o hatayı yaptım, siz yapmayın. :)