Artık inanıyordum gerçekten. İçten edilen dua gönülde bir mana kazanıp dilde şekillenip nefesle üflendiğinde kâinat boşluğunda hiç durmaksızın savrulup sahibini ararmış, kime dilendiyse onun gönlüne konmak için.
Ancak hayat olduğu yerde durmuyor işte.
Hep bir döngü ve yazgı ile ilerliyor.
Doğumlar, ölümler, birliktelikler, ayrılıklar...
Bu bitmeyen döngüde kaderin karşımıza ikinci bir şansı nasıl ve nerede çıkaracağı ise bilinmiyor. Edilen dualar nerede nasıl kabul olur, ne zaman kabul olur bunu hiç kimse bilmiyor.