Hepimize hayırlı cumalar! Hapishane deyince aklımıza neler geliyor? Evvela bu soruyla başlamak istiyorum incelememize. Çünkü günümüzde hapishane dediğimizde tacizciler, hırsızlar, katiller gibi belirli insan grupları gözümüzde canlanmakta. Haliyle hapse giren erkekler. Tarihimizde daha eskiye gittiğimizde ise karşımıza genelde Nazım Hikmet tarzında düşünce suçlusu olarak lanse edilen insanlar çıkmakta. Veya Kemal Tahir gibi diyelim, sonuçta bir Kemal Tahir incelemesi. Bu süreçte karşımıza çıkanları değerlendirdiğimizde Kemal Tahir ilginç bir dokunuşla kadınların da hapse girebildiğini ve bu insanların yaşadıklarını birkaç karakterle bile olsa anlatmayı başarıyor. Aynı zamanda dünya savaşının olduğu yılları göz önüne getirerek bir sorgulama yapıyor. Savaşa girecek miyiz, ne sıkıntılar çekeceğiz yahut savaş olacaksa kime destek olacağız gibi. Almanlar da bir ihtimal ve yeniden Almanya ile çalışmak pek mantıklı değil gibi. Bilmiyorum okurlar benzerini düşündü mü? Günümüz koşulları olarak bahsetmiyorum. İstanbullu Murat karakteri ise sanırım yazarın kendisi. Sürekli öğütlerde bulunduğunu eklerken espriyle karışık olarak bir Ömer Baba karakteri olmadığını da ekleyelim. İnsanların cahillik ve ahlak konusunda adeta nirvana yapmış olmaları da dikkat çekici. Yani bir sosyal ortam veya toplum eleştirisi şeklinde de kabul edebiliriz kitabı. Aslında buna Sarı Defter demek gerekiyor ama okumayanların aklını karıştırmayalım. Kurgu olarak tek zayıf karakter Gevre diyeceğim çünkü komşusunu ısırarak öldüren bir karakter. Gerçi ısırarak öldürünce çok güçlü diyebiliriz ama ısırarak da adam ölmez be. Yazarın dile kolay tam 12 yıl boyunca hapis hayatı çektiğini düşürsek insanlara nasıl hitap edeceğini bildiği bir kitap kadar onları nasıl gördüğüne dair de bir kitap olmuş. Yani insanlara tepeden bakabildiği, onların cahil kendisinin akıllı olduğu ve kendi gibi düşünmeyenlere biraz daha yukarıdan baktığını da eklememiz gerekiyor. Çünkü onun dışında herkes cahil ve bilgisizken o herkese akıl veren birisi konumunda. Bu eleştiriyi mutlaka eklemek gerekiyor çünkü bu eleştiriyi dahil etmediğimizde baştan sona hayranlık kokan ve objektiflikten uzak bir yorum oluyor. Bütün kadınların kendisine aşık olması da işin tuzu biberi. Tabi bu durum kitabın kalitesinin eksik olduğu anlamına da gelmiyor. Aynı zamanda Kadir İnanır, Hülya Koçyiğit ve Perihan Savaş’ın rol aldığı aynı isimde bir filmi de mevcut. Anlatılan konular ve odaklandığı nokta bakımından muazzam seviyesinde bir eser diyebilirim kitap için. Özellikle anlatım diline hayran kaldım. Merak ettiğim yıllara ve toplumun yaşam biçimine dair etkileyici bir eserdi. Hepimize iyi okumalar dilerim..

Karılar KoğuşuKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20201,072 okunma

·

132 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.