Kolonileri insanlar tarafından yıkıldıktan sonra hayatta kalıp kendilerine yeni bir yuva bulmaya çalışan bir grup tavşanın hikayesini anlatıyor Watership Tepesi. Tıpkı bizler gibi kendi dinlerine sahip olmakla birlikte kölelik, işkence, uzun bir yolculuk ve savaş gibi pek çok sorunla baş etmeye çalışıyor bu tavşanlar. Avcılarla başları zaten dertteyken bir de birbirlerini düşman olarak görmeye başlayınca işler iyice zorlaşıyor ancak pes etmeye hiç niyetleri yok çünkü hayatta kalmaları buna bağlı!
Tabi bir yandan onların peygamberi sayılan Bin Düşmanlı Prens'i de unutmamak gerek. Lord Frith'e karşı gelip kurnazlığı ve hızıyla kendini ve kendi ırkını sürekli derde sokup kurtaran kara tavşanın maceralarını ve haylazlıklarını da dinlemek bir o kadar ilginçti.
Heyecan dolu, enteresan ve akıcı bir romandı bana göre. Hayvanların bakış açısından anlatılan güzel bir hikaye.