Yirmi yaşlarındaydım, çok içiyor, kötü besleniyordum ama güçlüydüm halá. Bedenen demek istiyorum, ki hayatında her şeyin ters gittiğini düşünürsen bu da bir şanstı. Beynim kaderime isyan ediyordu ve bu isyanı bastırmanın tek yolu içmek, içmek ve içmekti. Yürüyordum; çoraplarım keçeleşmişti, kokuyorlardı. Çiviler ayakkabılarımın tabanını delip ayağıma batıyorlardı. Mukavva veya gazete koyuyordum tabanlara ama bir süre sonra çiviler onu da deliyor, ya mukavvayı değiştiriyordum bulabilirsem, ya da eskisini çeviriyor veya şeklini değiştiriyordum.