Gönderi

YÖNETİMDE YÜCELTME PROBLEMI
Adolf A. Berle, 'İktidarların Kanunları' isimli çalışmasında fertle iktidar arasındaki bu ilişkilere şöyle değiniyor. "Herhangi bir iktidar yapısının müesseselere dayandığı gerçeği, bu iktidar yapısı ile şahsiyet arasında bir tezat yaratır.. İktidar ve müesseselerin işleyişi, fertlerin istediklerini yapmalarını bir dereceye kadar önler; ama, fonksiyonlarını yürüten mü- esselere karşı hareket etmek veya onların fonksiyonları dışına çıkmak isteyen fertlerle müesseseler arasında devamlı bir sürtüşme görülür." Yönetimler ise, olabilecek çelişkileri ortadan kaldırmak ya da asgariye indirmek için kendi düzenlerine uygun kafalar yetiştirmeye, eğitmeye özen gösterirler. Yönetimi kutsallaştıran; ferdi, hizmet ettiği teşkilat, tarikat, cemaat, örgüt ya da devlet gibi bir yapılanma için feda eden ve bunun ne derece büyük, yüce ve kutsal bir mertebe olduğuna şartlandıran bir eğitimdir bu! Yönetimler hangi inanç ve ideolojinin iktidarını temsil edi- yorlarsa, şemsiyesi altındakilerin de, onun üyesi (personeli) olmasına, öylece yetişmesine, şartlanmasına özen gösterirler. Bu şartlardır ki, insanları yöneticilere gönüllü kulluk yapmaya hazır hale getirir. Adolf Berle, Amerika ve Avrupa'da konu üzerine yapılan çalışmalardan çıkarılan sonuçlardan bahisle; "Ferdin, 'kendi benliğini, bulmasına mani olan, hatta onun niye 'kendisi' olması gerektiğini dahi öğrenmesine imkan tanı- mayan iktidarlar... kaybolmuş ruhların, kendi öz benliklerini bulmaları yolunda hiçbir imkan ve fırsat tanımaz" diyor. Kişi başkaları karşısında kendi zayıflığını ve güçsüzlüğünü bu gibi (teşkilat, cemaat ya da bir ideolojik kurumlaşmalarla) telafi etmeye çalışırken, öte yandan bu birlikteliklerin iktidar yapısı ile kendi şahsiyeti arasında tezatlar görmeye başladığı an- dan itibaren bir handikabın içinde bulur kendini. Özellikle gençlik çağında gerçekleşen bir gruba mensubiyet olayı ile, henüz "bir şahsiyer olma imkânına sahip olmadan 'teşkilat adamı' veya 'personel' haline gelmenin sıkıntıları ortaya çıkar. Ancak, kimsenin sınırsız bir hürriyet' içinde olamayacağı da bir gerçek, A. Berle bunu şöyle bir misalle anlatıyor, "Büyük Sahra'ya paraşütle bırakılan bir kimse, kendi kendini geliştirmesi yolunda tamamıyla hürdür, fakat muhtemelen beş gün içinde ölecektir..." Beşer hayatı, aynı anda iki unsuru gerektirir: Şahsi bir varlik ve bu varlığın ayakta kalmasına imkan verecek bir sosyal ya- p... Herhangi bir çerçeve içinde bir kişi, hem 'şahıs' hem 'personel' olabilir, olmalıdır da. Bundan kaçınılamaz, ancak, önemli olan bu ikisi arasında bir dengenin kurulmasıdır, diyor Adolf Berle.
Sayfa 46 - MarifetKitabı okudu
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.