Gönderi

İki beyaz kanaryası vardı. Kafeslerini açtırır, uçmalarını seyrederdi. Alışmışlardı, salonda dolaşır, kafeslerine dönerlerdi. Gene böyle bir gün... Kanaryalardan biri insan boyundaki Çin vazosunun içine girdi. Çılgınca kanat çırpışı duyuluyordu ama, vazonun içinde sağa sola çarpıyor, dışarı çıkamıyordu. Devasa vazolar Çan Kay Şek'in hediyesiydi. Çeyrek altın 90 kuruşken, vazoların teki 45 bin liraydı! Mustafa Kemal telaşlandı, “kırın vazoyu" diye bağırdı. Aman paşam vazoya yazık filan diyorlardı ama nafile... “Kırın" diye bağırıyordu. Üç dört kişi vazoyu yere yatırdılar, sağa sola yuvarlarken kanarya pırr diye çıktı. Mustafa Kemal derin bir ohh çekti. Kafesine geri dönen kanaryayı yakalayıp öptü. Hep o üveyik aklına geliyordu... Kaç para olursa olsun, vazonun fiyatı vardı ama, herhangi bir hayvanın canı paha biçilmezdi
Sayfa 399 - Kırmızı KediKitabı okudu
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.