Gönderi

Ancak Fransızca, Almanca, İspanyolca gibi diller, "cinsiyet çekimli" denilen türdendir; bu dillerde erillik ve dişillik kavramı doğrudan dilin içine örülmüştür. Özel ya da cins, tüm adlar ya erildir ya da dişil. Masa dişildir ama araba erildir: la mesa roja (kırmızı masa); el coche rojo (kırmızı araba). Kişileri imleyen adlar söz konusuyken hem eril hem dişil sözcükler bulunmakla birlikte standart, her zaman eril olandır. Google'da Almanca "avukat" sözcüğü- nü bir aratın. Sonuçlar, karşılığı tam anlamıyla erkek avukat olan ama jenerik açıdan doğrudan "avukat" anlamında kullanılan "Anwalt" şeklinde çıkacaktır. Özellikle bir kadına avukattan söz etmek istediğinizde "Anwältin" dersiniz (bu arada, dişil sözcüklerin, bu örnekte de olduğu gibi, çoğu zaman eril sözcüklerin bir türevi olması da kadını - de Beauvoir'nın "Öteki" tanımında belirttiği gibi- erkekten bir sapma şeklinde konumlandırmamızın üstü örtülü bir yoludur. Jenerik eril, insan gruplarından söz edilirken de kullanılır: Cinsiyet bilinmediğinde ya da karma bir topluluk söz konusu olduğunda jenerik eril kullanılmaktadır. Yani, İspanyolcada yüz kadın öğretmenden oluşan bir topluluktan "las profesoras" diye söz edilir, ama bu topluluğa tek bir erkek öğretmen katıldığında topluluk bir anda "los profesores" oluverir. Erkek varsayımı böylesine güçlüdür.
Sayfa 24 - Epsilon yayıneviKitabı okudu
·
138 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.