"Dürüst insanları saf ve potansiyel kaybedenler olarak görmeye özendiriliyoruz. Gerçeğin iş görmediği, yalanların.daha önemli olduğu görüşünü derilerimizin altına çip gibi yerleştiren kültürel propaganda bombardımanı altında hepimiz birer potansiyel kurbanız. Tüketim kültürü özellikle yalana teşvik ediyor. Reklam, yalanı en fazla onaylayan kültürel araçlardan biridir. İnsanları sürekli yoksunluk halinde, bitmek bilmeyen bir istekler listesi içinde tutarak piyasa ekonomisini güçlendiriyor. Sevgisizlik tüketim çılgınlığı için bir lütuftur ve yalanlar yağmacı reklamcılık sektörünü tahkim eder. Kamusal yaşamda, özellikle medya aracılığıyla pohpohlanan yalanları pasif bir tutumla kabul ediyor olmamız, yalanı özel hayatlarımıza da sokmamıza yol açıyor. Hayatlarımızı açık ve dürüstlüğe adanmış bir şekilde yaşasak, kamusal yaşamda magazin gazeteciliğinin satacak bir şeyi kalmayacaktır. Sevmeyi, aşkı öğrenmeye adanmışlık gerek kamusal yaşamda gerekse özel hayatlarımızda kendimizi tamamen ve açıkça var etme hevesiyle salt gerçekten ibaret bir hayata bağlayarak bizi sakınabilir."