Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

120 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Kenzaburo Oe ile “Kişisel Bir Sorun” adlı eseri ile tanışmıştım, bu okuduğum ikinci kitabı oluyor. Yazarın okuduğum iki eserine dayanarak anlıyorum ki kişisel yaşamını açık bir şekilde yapıtlarına yansıtıyor, ki bu durum samimiyetini arttırıyor. Okuduğum karakterin ve yazarın kafamda birleşmesi beni rahatlatıyor. Kişisel deneyimler üzerine kurulu edebiyat türünün zorlamadan ve yormadan cuk diye birbirleri ile örtüştükleri anlatımları seviyorum sanırım. Yazarın bu kitabında iki hikaye yer alıyor. 'Delilikten Kurtar Bizi' ve 'Bulutlar Canavarı Agu'. Birincisini ne kadar etkilenerek okusam da ikincisi için aynı şeyi söyleyemiyorum. Delilikten Kurtar Bizi “Kişisel Bir Sorun” kitabı ile eşleşen bir içeriğe sahipti, bir babanın zihinsel engelli bir çocukla olan ilişkisine dayalı. Buna ek olarak yazarın babası ile olan ilişkisini, ilişkiden de ziyade babasına dair düşüncelerini ele aldığı bir hikaye. Bir röportajında babası hakkında sorulan bir soruyu “Çok az şey hatırlıyorum zaten. Kendini izole edip yalnız düşünürdü. Gizemliydi. Bizlerle, çocuklarıyla hiç konuşmazdı.” şeklinde cevaplamış Oe. Ne kadar trajik olsa da ilişkilerinin özeti bu aslında. Ölümünün bile hatıralarda gizemli olarak yer edindiği bir baba ve bu konuda çocuğuna tatmin edici bir cevap vermek yerine sürekli geçiştiren bir anne ile büyüyor karakterimiz. Babasının trajik sonuna mahkum olmaktan korka korka “Delilikten Kurtar Bizi” duası pelesenk oluyor diline, ancak bu duanın ne kadarı ulaşabilmiş Tanrı'sına bilinmez. “Anne! Anne! Yalvarırım, bana yardım edin. Kör olup babam gibi de aklımı oynatırsam oğlum ne yapar sonra? Ah! Yalvarırım, delilikten nasıl kurtuluruz öğret bana!” gibi yakarışlarının ulaşabileceği kimsesi yok. Hatta oğlunu kaçtığı şey ile ilk yaftalayan ve tüm aile bireylerine “Oğlum delirmiştir.” tarzında bilgilendirici bir mektup postalayan kişi annesi oluyor. :)) İşte böyle bir ruh halinde, böyle bir delilik kıyısına sürüklenen akıntıda zihinsel engelli bir oğlu oluyor Oe'nin. Baba figüründen yoksun bir şekilde büyüyen karakterimizin işi gücü oğluna kol kanat gererek ihtiyaç duyacağı her anında onun yanında olmak ve kendini biricik oğluna her anlamda ulaşılabilir kılmak oluyor artık. Gelin görün ki kim kimin kurtarıcısı belirsiz, ya da karşılıklı kurtarıcı roller var diyelim. Kahraman ve güçlü baba figürünü besleyen şey çocukluğunu sarıp sarmalayan delirme korkusu aslında. Bu bağlılık, babasız büyüyen bir baba olarak çocuğunu babasız bırakmama niyetinden ziyade delirmemek adına bir araç görevini üstleniyor. Sürüklendiğimiz akıntıda görüş açımıza giren, tutunmaya çabaladığımız dal veya kaya parçasının bizi kurtarabilmesi için ona iyi sahip çıkabilmemiz, eksiğini gediğini sağlam bir şekilde kontrol altında tutmamız gerekir. Bu karşılıklı kurtarıcı rolleri bağlamında tekrar tekrar okumak istediğim bir alıntıyı da eklemek istiyorum. “bir kolu oğlunun beşiğine doğru uzanmış olarak; çocuk, gece uyandığında, başının üstündeki karanlıklardan babasının o tombul, sıcak eline hemen ulaşabilsin diye. Bu tavır, koruyucu ve kurtarıcı bir kişi olmak gibi kesin bir istekten kaynaklanıyordu. Ama şimdi şişkonun, yaşamının bu ayrıntıları içinde bile, çoraplarına girmiş kum taneleri gibi kendisini rahatsız eden, yolunda gitmeyen bir şeyin olduğunu kabul etmesi gerekiyordu; uzanmış koluyla yardım isteyerek uyuyanın da—denge böylece yeniden kurulunca—, gecenin ortasında korkulu bir düşten uyanır uyanmaz bir şeyler arayarak elini karanlıkta gezdirip uykudaki oğlunun o sıcacık elini bulanın da o şişko olduğu pekâlâ düşünülemez miydi?” Hayatının yönünü değiştiren bir olaydan sonra bu rahatsız edici gerçekle yüzleşen karakterimiz aniden oğluna olan saplantısı ve köle gibi bağlılığından kopuyor; bu ise onu delirmekten daha acı verici olan korkunç bir yalnızlığa itiyor. Kendine “Oğlum ben olmadan nasıl yaşar?” fikri ile yarattığı hayal dünyası yok oluyor, böylece kendine amaç edindiği bu kurtarıcı görevinin yokluğu onu yaşama bağlayan ve delilikten koruyan tüm bağlara kuvvetli bir darbe indiriyor. Anlıyor ki tutunduğu dal parçasının varlığının amacı 'onu akıntıdan kurtarmak' değilmiş, ona bu amacı yükleyen kendisiymiş :) Beklentilerden sıyrılıp bu gerçeğin yükünü kaldırmak ise korktuğu delilikten uzaklaşmaktan daha ağır geliyor, ve teslim oluyor diyebiliriz. “Onun için geriye kalan tek özgürlük,bu deliliğe tek başına göğüs germekti.” Not: Sağ oldukları hâlde "ulaşılamaz" olan bir anne/baba ile büyürseniz sürekli o malum dal parçasını ararsınız hayat akıntısında.
Delilikten Kurtar Bizi
Delilikten Kurtar BiziKenzaburo Oe · Can Sanat Yayınları · 2000396 okunma
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.