Başlarda gerçekten sıkıldığım için yarım bıraktığım bir kitaptı. Ancak dün gece ister istemez beni kendine çekti ve kaldığım yerden okumaya başladım. Bugün de bitirmiş bulunmaktayım.
Her şey gerçekten de olması gerektiği zaman da gerçekleşiyormuş. Bir kez daha bunu anladım. Ben kitaptaki sözlere kitabı sahaftan aldığım tarih 21 Şubat'ta değil, depremden uyanıp geri uykuya dalamadığım tarih 21 Temmuz'da ihtiyaç duyuyormuşum.
Paulo Coelho bana her zaman kitaplarıyla çocuğunu okşayan bir baba hissi vermiştir. Bu kitabında beni koynunda rahatlatana kadar ağlattı. Unuttuğum kişisel menkıbemi, rehavetimi, sevginin gerçek anlamını, karşılıklı ilişkide davranışın önemini hatırlattı. Unuttuğumu fark etmemişim bile. Sayfaları geçtiğimde ana karakterin yavaş yavaş aydınlanışıyla paralel unuttuklarım aklımın arkalarından gün yüzüne çıktı.
Kitabın bölümlerinin isimleri çok hoşuma gitti. Anlamlı ve biricik. Bazı sayfalar sadece karakterin iç konuşması, bazılarıysa diyalog olmasını çok beğendim. Son sayfada yazar kitaptaki mekanların, terimlerin ve kişilerin kaynaklarını not almış. Sevdiğim şeyleri incik cıncık etmeye bayıldığım için hepsini internette araştırdım.
Karakterin tam olması gerektiği gibi olduğunu düşünüyorum.
Gerçekçi, her insan gibi eksik. Kendisiyle yeni bir anlamda tanışmaya çalışan ve buna izin veren. Yozlaşmış parçalarını cilalayan. Fark eden. Uyanan. Bulan.