AHLAK, İNANÇ ve VİCDANİskandinav ülkeleri günümüzde herkesin hayranlıkla baktığı, ekonomisiyle, özgür düşüncesiyle, refahlık seviyesi ve insanlara verdiği değerle herkesin yaşamak istediği bir konumdadır. Farklı eğitim sistemleriyle, farklı inançları bir arada tutabilmesiyle, hapishanedeki insanlarına bile verdikleri değerle ve belki de hapishanelerinin olmasıyla överiz onları. Şahsen ben bu ülkeleri ilk ortaokulda Kuzey Işıkları'nı duyduğumda keşfetmiştim. O güzel mi güzel görüntülere bakıp bakıp en büyük hayalim demeye başlamıştım, ölmeden önce en büyük isteğim onları bir kez olsun canlı canlı görmek...
Sonra bir gün lisede bununla ilgili sunum yapmak istediğimde öğretmenim " O zaman yanında Finlandiya'yı da araştır." demişti. Ben o gün Finlandiya ile tanışmıştım. Araştırıp bilgilerini yazmaya başlamıştım; yüzde yüz okuma oranı, suç işlemeye gerek duymayacak düzeyde bir refah seviyesi, o müthiş doğalarını bozmama çabaları ve benzeri daha bir çok şey. Sonra içimden Kuzey Işıkları'nı canlı göreceksem bunu Finlandiya'da yapmalıyım dedim. O gün bugündür tek hayalimdir belki de...
Atatürk'ün herkes okumalı dediği kitabın da bununla yani Finlandiya'nın nasıl bu hale geldiğiyle ilgili oluşunu fark ettiğimde inanılmaz bir merak ve sevinç sardı beni ve büyük bir ilgiyle okudum her sayfasını.
Şunu fark ettim ki kitap dostlarım, bir ülkeyi gerçek anlamda kuran, toplumu birleştiren ve süreç içinde bir arada kalmalarını sağlayan, ülkenin devamlılığını ve ileri gitmesini en çok sağlayan şey AHLAK ve İNANÇ. Finlandiya halkı ilk başta bu ikisinden başlıyor işe ve buna gerçek anlamda gönül verdiklerinde harika bir sonuç çıkıyor ortaya.
İşte bu yüzden günümüzde gelişemeyen devletlerin, geri gidenlerin, ne yaparsa yapsın bir adım öne geçemeyenlerin en büyük eksisi belki de ahlak... İş ahlakı, aile ahlakı, saygı, kendimize ve insanlara duyduğumuz sayı, vicdan... Belki de en başından başlamalıyız işe...
İçimizdeki ahlaka, tanrıya, vicdana dönüp bakmalıyız "Ne eksik kaldı bizde?" diyebilmeliyiz. Din adamlarımız oturup düşünmeli biz nerede hata yapıyoruz diye, öğretmenlerimiz, askerlerimiz... Belki de düzeltebileceğimiz her şey içimizde...