Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

686 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Gün Doğmadan - S. KARAKOÇ /İçimde ölen öldü, kalan kaldı, ben aynı.
Ahmet Sezai Karakoç... Birçoğumuzun Monna Rosa ile bildiği büyük şair, düşünür, siyasetçi... "Bir gün gözlerimin ta içine bak: Anlarsın ölüler niçin yaşarmış, Yağmurlardan sonra büyürmüş başak." (s. 16)
Gün Doğmadan
Gün Doğmadan
"Toplu Şiirler" niteliğinde bir eser: Hızırla Kırk Saat Taha'nın Kitabı/Gül Muştusu Körfez/Şahdamar/Sesler Zamana Adanmış Sözler Ayinler/Çeşmeler Leyla ile Mecnun Ateş Dansı Alınyazısı Saati Monna Rosa İçindeki her kitap ayrı bir lezzet, ayrı bir heyecan. Şiirler ile huzur buluyor, Leyla ile Mecnun'u bir de ondan dinliyorsunuz. Dedesi Plevne'de mücadele etmiş, babası Kafkasya'da... Kendisi parasız yatılıda okumuş. Mesleği gereği ülkemizin birçok yerini gezmiş, gerek insanlar gerek mekan hakkında izlenimler edinmiş. Eserlerinde bu izlenimleri görmek mümkün. Bir dizesi var ki vuruldum: "İçimde ölen öldü, kalan kaldı, ben aynı." (s. 127) Ölen ölüyor, kalan kalıyor, peki ya biz aynı kalabiliyor muyuz? İçimiz içimizde öldürdüklerimizin mezarlığı... Düzenli ziyaretimizi yapıyoruz aklımıza geldikçe. Kalan da pek kimse kalmadı. Ama ne demiş bir yazar: Az insan, az eşya... Ara ara öldürdüklerimizi gömmek gerekiyor, onu da Saramago'nun Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş kitabındaki gibi sınırlarımızın dışına çıkarıyoruz. "Ben onun sılası, kendimin gurbetiyim." (s. 27) Bir dizesinde diyor ki: "Artık kendimize bile o kadar yakın değiliz." Kendimize gurbetiz. Başkalarından ziyade artık kendine yabancılaşıyor insan. Kendini tanıyamıyor. Ne kendini keşfedecek imkanı ne de keşfetme istediğini tanımıyor artık dünya. Ne diyor bir şair: "Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz. Bir ömür karşılığı, bir ömür yani. Ne saçma." Eseri okumasanız dahi duyduğunuz, bildiğiniz birçok şiir var içinde. Kimileri ders kitaplarında dahi yer etmiş: "Çocuk düşerse ölür çünkü balkon Ölümün cesur körfezidir evlerde Yüzünde son gülümseme kaybolurken çocukların Anneler anneler elleri balkonların demirinde" (s. 81) "Kadının üstün olduğu ama mutlu olamadığı Günlere geldim bunu bana öğretmediniz." (s. 177) Kadınlar mutsuz. İnsanlar mutsuz. 21. yüzyılın darmadağın ettiği insanlarız hepimiz. Rengine aldandığımız elma şekerleri çürük çıktı hep. Hiçbir şey göründüğü gibi değildi. Kolay değildi yaşamak. Kolay değildi tutunmak. İçimizdeki çocuktan başladık ölmeye. "Bir insanı al onu çöz çöz çocuk olsun." (s. 129) Artık çözdükçe onun da cenazesi ile karşılaşır olduk. İncelememe şairin dizeleri ile son vermek istiyorum: "Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır Aşk celladından ne çıkar madem ki yâr vardır Yoktan da vardan da öte bir Var vardır Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır Sevgili En sevgili Ey sevgili." Şiire duyduğum, duygu dolu bir süreç oldu benim için. Okuma sürecime eşlik eden
Piraye
Piraye
Hanım'a da buradan teşekkürü borç biliyorum. Hissederek okunması temennisiyle...
Gün Doğmadan
Gün DoğmadanSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20202,032 okunma
··
1.535 görüntüleme
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Kaydedebilir, okuma listelerinize ekleyebilirsiniz.
Piraye okurunun profil resmi
Yine öyle güzel bir incelemeydi ki Sezai Karakoç şiirlerini tamamlayan. Emeğine duyguna sağlık. 👏🏻 Çok dizede sarsıldım durdum dağıldım, zaten onlara sen yer vermiştin incelemende. Birkaç şiir de ben ekleyeyim: “Bu yaştan sonra saç bile ağaran bir kederdir Gönül güneşini kaybetmiş batan bir ülkedir Taş kapı kapalıysa ben içeriye sızmışımdır Baş ihtiyar bir dağ gibi çökmektedir Ah, volkan nerededir, lav nerededir Alev nerededir, ateş nerededir Yüzlerde yeni bir çizgi yoktur, hep eski yüzlerdir Kapı çalınmıyordur çalınsa da açmamak onura aykırı Açmak çağrılan bir pişmanlıktır Ey, gelecek zaman ne kadar yakınsın artık Çağrılmadan gelen pişmanlıksın artık. “ (s.449) “Ömrüm yanıp yıkılmış harap ölüm sayfası Sen orda hakikata çevirirken yalanı Ah, yalana çevirdim ben burda hakikatı.” (s.440) “Unutmamak için o ülkeyi Develer çölde neyse geceleri Ben de öyle saklarım anılarımda o ülkeyi Bir kere daha doğsam orda doğarım elbet Batsam orda batmak isterim Bir güneş gibi…” “En büyük acı şu: insanlık hadım edildi Hakiki düşünceden gerçek duyarlıktan ve öz bilgiden Bayrakların ve sancakların gerisindeki sancak söndürüldü Karanlıktan suni ışık yapıldı ve gerçek ışık öldü Hayat dediğiniz ölüm ölüm sandığınız gerçek hayat…” (s.677) Ben de teşekkür ederim; seninle şiir okumak, aynı dizelerin altını çizmek, aynı histe karşılaşmak beni çok mutlu ediyor. Nice şiir kitaplarında buluşmak ümidiyle…
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Nitelikli katkın için teşekkür ederim Piraye. Seninle okumak zevkti.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.