Yine öyle güzel bir incelemeydi ki Sezai Karakoç şiirlerini tamamlayan. Emeğine duyguna sağlık. 👏🏻
Çok dizede sarsıldım durdum dağıldım, zaten onlara sen yer vermiştin incelemende. Birkaç şiir de ben ekleyeyim:
“Bu yaştan sonra saç bile ağaran bir kederdir
Gönül güneşini kaybetmiş batan bir ülkedir
Taş kapı kapalıysa ben içeriye sızmışımdır
Baş ihtiyar bir dağ gibi çökmektedir
Ah, volkan nerededir, lav nerededir
Alev nerededir, ateş nerededir
Yüzlerde yeni bir çizgi yoktur, hep eski yüzlerdir
Kapı çalınmıyordur çalınsa da açmamak onura aykırı
Açmak çağrılan bir pişmanlıktır
Ey, gelecek zaman ne kadar yakınsın artık
Çağrılmadan gelen pişmanlıksın artık. “ (s.449)
“Ömrüm yanıp yıkılmış harap ölüm sayfası
Sen orda hakikata çevirirken yalanı
Ah, yalana çevirdim ben burda hakikatı.” (s.440)
“Unutmamak için o ülkeyi
Develer çölde neyse geceleri
Ben de öyle saklarım anılarımda o ülkeyi
Bir kere daha doğsam orda doğarım elbet
Batsam orda batmak isterim
Bir güneş gibi…”
“En büyük acı şu: insanlık hadım edildi
Hakiki düşünceden gerçek duyarlıktan ve öz bilgiden Bayrakların ve sancakların gerisindeki sancak söndürüldü Karanlıktan suni ışık yapıldı ve gerçek ışık öldü
Hayat dediğiniz ölüm ölüm sandığınız gerçek hayat…” (s.677)
Ben de teşekkür ederim; seninle şiir okumak, aynı dizelerin altını çizmek, aynı histe karşılaşmak beni çok mutlu ediyor. Nice şiir kitaplarında buluşmak ümidiyle…