Gönderi

68 syf.
·
Puan vermedi
Altıncı Koğuş; Doktor Andrey Yefimıç’ın oldukça geri kalmış bir kasabada yaşarken kasaba hastanesinin yanındaki ek binada kitaba da adını veren Altıncı Koğuş’taki akıl hastalarını ziyaret etmesi, orada fikirlerini değerli bulduğu akıl hastası olan İvan Dmitriç’le arasındaki diyalogları ve sonrasında başına gelenleri anlatıyor. Kitapta kasabadaki sıkıcı hayat, bu sıkıcılığa eşlik eden basitlikteki karakterler ve insanda uyandırdığı duygular başarıyla tasvir edilmiş. Doktor Andrey Yefimıç ve Altıncı Koğuş’taki akıl hastası İvan Dmitriç arasında yaşanan diyaloglarla hayata bakış açısı üzerine bazı felsefik açıklamalar yapılmış. *** Kitapları hatırlamak üzere inceleme yazdığımdan bundan sonraki kısım ipucu (spoiler, tatkaçıran, sürprizbozan) içerir. Kitabı henüz okumamış olanlar bu kısmı atlayabilir. ———————————————————————— Kitaba adını veren Altıncı Koğuş’un bulunduğu ek binaya giden yolla başlıyor kitap. Daha sonra Altıncı Koğuş’un da bulunduğu binaya giriş yapıyoruz, Çehov başarılı bir şekilde binanın içinin kokusuna kadar betimliyor. Ardından burada görevli Nikita’yı da tasvir ediyor bir çırpıda. Daha sonra Altıncı Koğuş’un içine giriyoruz birden koğuş sakinlerini tanıtıyor Çehov bize; köylü adam, İvan Dmitriç, Yahudi Moyseyka… hepsi sırayla tek tek tasvir edilip oturtuluyor koğuştaki yataklarına. Çağın oldukça gerisinde kalmış ve basit alışkanlıklarını sürdüren sadece yaşamaya çalışan gerisini de düşünmeyen insanların olduğu bu kasabada görev yapan Doktor Andrey Yefimıç bu yalnızlıktan sıkılmaktadır, hastanedeki işleri bitince hastanenin yanındaki lojmanına geçer, yardımcısı Daryuşka yemeğini hazırlar, Andrey Yefımiç kitabını okur, içkisini içer, bu büyük yalnızlığında kasabadaki tek arkadaşı olan kasabanın postane müdürü Mihail Averyanıç ziyaretine gelir beraber içki içip sohbet ederler. Günler böyle birbirinin aynı şekilde devam eder. Doktor Andrey Yefimıç bu kasabada olmasının, bu imkânsızlıklar içinde hastalara işe yaramayacak ilaçlar yazıp göndermesinin dürüstçe olmadığını düşünür hep. Doktor Andrey Yefimıç Altıncı Koğuş’a girer ve takip edilme korkusu nedeniyle o koğuşa girmek durumunda kalmış İvan Dmitriç’le sohbet eder. Dmitriç, neden onu alıkoyduklarını sorar, bu koğuşta olmasının haksızlık olduğunu, zaman zaman kendini dışardayken hayal ettiğini ve bu hayali sırasında hissettiklerini anlatır. Ancak sohbetin bir kısmında İvan Dmitriç; doktor Yefimıç’ın, ağzından laf almakla görevlendirilmiş bir casus olduğunu düşünerek sohbeti sonlandırır. Doktor Andrey Yefimıç bu duruma anlam veremez ancak koğuştan çıkar. Dmitriç’in sohbetini oldukça değerli bulmuştur. Ertesi gün tekrar koğuşa gider Doktor Andrey Yefimıç. İvan Dmitriç önyargısından ötürü kendisini istememektedir hâlâ. Doktor Andrey Yefimıç dünkü tavrının sebebini sorar, Dmitriç söyler. Doktor Andrey Yefimıç da onu bu koğuştan alıp başka bir yere götürseler bile bunun bu koğuşta olmaktan daha kötü olmayacağını söyleyerek onu bu fikrinden vazgeçirmeye çalışır ve nitekim başarılı da olur. Bundan sonra İvan Dmitriç ve Doktor Andrey Yefimıç felsefik bir sohbet ederler. Andrey Yefimıç mekânın bir önemi olmadığını, insanın huzuru ve memnuniyeti dışarda değil içinde olduğunu söyler. İvan Dmitriç’e göre bu lafügüzaftan başka bir şey değildir. Çünkü İvan Dmitriç’e göre; normal şartlar altında bu gibi sözleri söylemek kolaydır, ‘gel sen bir Altıncı Koğuş’ta ömür çürüt de böyle beylik cümleler edebilir misin?’ der adeta Andrey Yefimıç’a, haksız da sayılmaz Dmitriç. Neden böyle yazdığım da, az sonraki gelişmeler ışığında anlaşılacaktır nitekim. Bir saat devam eder sohbetleri. Andrey Yefimıç oldukça keyif almaktadır bu sohbetlerden. Altıncı Koğuş’a sık sık uğramaya başlar, gel gelelim kasabada Andrey Yefimıç’ın Altıncı Koğuş’u ziyaret etmeye başladığına dair dedikodular dönmeye başlar. Hiçkimse Andrey Yefimıç’ın neden oraya gittiğine, saatlerce orada kaldığına, neler konuştuğuna ve neden reçete yazmadığına anlam veremez ve bu durum yadırganır. Kasabadaki tek arkadaşı postane müdürü Mihail Averyanıç onu artık eskisi gibi evinde bulamamaktadır. Haziran ayının sonunda Doktor Hobotov bir iş için Andrey Yefimıç’a uğradığında onu evinde bulamamıştır. Onu aramak için dışarı çıktığında Altıncı Koğuş’ta olduğunu söylerler. Oraya gittiğinde antrede Hobotov’un kulağına İvan Dmitriç’in ağzından çıkan “Biz hiçbir zaman anlaşamayacağız, bana inancınızı aşılayamayacaksınız.” sözleri çalınır. Konuşmanın devamında Andrey Yefimıç’ın Dmitriç’e kendi inancını aşılamak gibi bir iddiasının olmadığı, çevresindeki bayağılıklardan bıktığı ve kendisiyle sohbet etmekten ne denli keyif aldığını söylediği sözleri duyar. Bunun üzerine Hobotov kapıyı aralayıp içeri bakar ve hasta İvan Dmitriç ve Doktor Andrey Yefimıç’i görür. Ertesi gün Hobotov, yanına sağlık memuru Sergey Sergeyiç’i alarak Altıncı Koğuş’un olduğu binaya giderek antrede konuşmaları dinler. Hobotov, Andrey Yefimıç’ın kafayı üşüttüğüne’ karar verir. Bundan sonra Andrey Yefimıç etrafında garip bir şeylerin döndüğünü anlamıştır. Herkes ona farklı bir şekilde davranmakta, yanından geçip gidenler kendi aralarında fısıldaşmaktadır. Ağustos ayında belediye başkanından kendisiyle çok önemli bir konuda görüşmek istediğini belirten bir mektup alır. Belirlenen saatte belediye binasına giden Andrey Yefimıç karşısında komutan, ilçe okul müdürü, belediye meclis üyelerinden birini, Hobotov’u ve sarışın bir doktoru bulur. Selamlaştıktan sonra eczaneyle ilgili bir durum olduğunu, yer sıkıntısı çekildiğini, dolayısıyla eczanenin ek binalardan birine taşınması gerektiğini söylerler. Andrey Yefimıç karşı çıkar, bunun üzerine birkaç kelam ettikten sonra Hobotov günün tarihini sorar aniden, daha sonra günlerden hangi gün olduğunu, bir yılda kaç gün olduğunu, Altıncı Koğuş’ta olağanüstü bir peygamberin yaşadığı haberlerinin doğru olup olmadığını da sorarlar Andrey Yefimıç’a. Son soruda Yefimıç kızarır ve Dmitriç’in hasta ama ilginç bir delikanlı olduğunu söyler. Çıkarken komutan, Yefimıç’ın omzuna dokunarak emekli olmalarının zamanı geldiğini söyler. Aslında Yefimıç psikolojik bir teste tabi tutulmuştur. Andrey Yefimıç buna hem öfkelenmiş, hem de aşağılanmış hissetmiştir. Arkadaşı Mihail Averyanıç dinlenmesi gerektiğini, onunla buralardan biraz uzaklaşmanın ona iyi geleceğini söyler. Başta ikna olmayan Andrey Yefimıç daha sonra kendini Mihail Averyanıç’la bir gezide bulur. Mihail Averyanıç gezi esnasında oldukça itici bir karaktere bürünmüştür Andrey Yefımiç’in gözünde, çevresine emirler yağdırmakta, yüksek sesele konuşmakta ve kahkahalar atmaktadır. Kasabadaki o ince arkadaşından eser yoktur. Bu durum Andrey Yefimıç’ı rahatsız eder. Mihail Averyanıç’ı gezilerinde yalnız bırakır, yatağında sırtını dönerek yatar. Yalnız kaldığı süre boyunca düşünür. Varşova’da kaldıkları bir gece Mihail Averyanıç kumarda kaybetmesi üzerine Doktor Andrey Yefımiç’ten beş yüz ruble isteyip borçlanmasının ardından geziden kasabaya dönerler. Andrey Yefimıç lojmanı boşaltmak zorunda kalır. Küçük bir evin iki odasını kiralar, çünkü parası kalmamıştır. Geziye gittiği için kendine kızar Yefimıç. Çünkü paraya ihtiyacı vardır, çevresine borçlanmaktadır. Kendisine emekli maaşı da bağlanmamıştır. Bu duruma da içerler Doktor Andrey Yefimıç. Üstelik borcunu ödemeyen Mihail Averyanıç bu borcun karşısında ezildiğinden Andrey Yefimıç’ı her gördüğünde onu ne kadar iyi gördüğünden bahseder, samimiyetsiz kocaman kahkahalar atar, sonu gelmeyen hikâyeler anlatır. Hobotov ve Mihail Averyanıç’ın aynı anda geldiği bir gün tüm bunlara dayanamayan Andrey Yefimıç öfkelenerek ikisini de kovar. Sakinleşince yaptığından pişmanlık duyar ve Mihail Averyanıç’ın yanına gider. Averyanıç, “Geçmişi unutalım!” diyerek kendisi için en iyi yolun tedavi olmak gerektiğini bu konuda Hobotov’a güvenmesi gerektiğini söyler. Ancak Andrey Yefımiç ona inanmaması gerektiğini söyler. Mihail Averyanıç ise doktorun hastaneye yatması konusunda ısrarcıdır. Aynı gün akşamüzeri Hobotov, Andrey Yefımiç’in evinin önüne gelerek hastanede ilginç bir hasta olduğunu, onun yardımına ihtiyacı olduğunu söyleyerek Andrey Yefımiç’i de yanına alır ve hastanenin yolunu tutarlar. Tabi Anrey Yefimıç hiçbir şeyden şüphelenmemiştir ancak Altıncı Koğuş’a girdikten sonra steteskop alacağını söyleyerek Andrey Yefimıç’i orada bırakıp çıkar Hobotov. Az sonra görevli Nikita kendisi için ayrılan gömlek ve kıyafetleri getirdiğinde durumu anlamıştır Andrey Yefimıç. Bu durumu kabullenemez ve başta İvan Dmitriç’le çatışır. Aklı almaz, bir ileri iki geri gider, kendisine ayrılan yatağa yatıp ve hemen sonra kalkar, “…eee bu kadar mıydı bu şekilde ömür geçer miydi, bu insanlar nasıl bu kadar zaman geçirebilmişti bu haksızlıktı ama!” Hem sigarası ve birasını da özlemiştir şimdiden. İvan Dmitriç’le beraber taşkınlık çıkarırlar ancak işe yaramaz. Nikita’nın ağır yumruklarından nasiplerini alırlar. Ertesi sabah doktor Andrey Yefimıç yemez içmez sadece hareketsizce yatar, akşama doğru da felç geçirerek ölür. Ertesi gün onu defnederler ve cenazesine yalnız yardımcısı Daryuşka ve Mihail Averyanıç gelir. ———————————————————————— Kitapta bahsi geçen karakterlerin hepsini hatırlayamasam da Altıncı Koğuş’ta görevli Nikita, hastalardan Moyseyka, İvan Dmitriç, köylü adam, Daryuşka, Andrey Yefimıç’ın kasabadaki tek arkadaşı kasabanın postane müdürü Mihail Averyanıç, sağlık memuru Sergey Sergeyiç, Andrey Yefımiç’e yardım için kasabaya davet edilen doktor Yevgeni Fedoriç Hobotov vs. karakterlerin her biri başarılı bir şekilde tasvir edilmiş, kitap boyunca kendilerine atfedilen şekilde hareket etmişlerdir. Mekân ve karakter betimlemeler oldukça başarılıydı. Zira kendi kendime zihnimde 68 sayfanın filmini çektim. Kitapta aslında Andrey Yefimıç’ın (İvan Dmitriç’e göre) rahatı yerindeyken söylediği cümlelerin; İvan Dmitriç’in karşı karşıya kaldığı durumla karşılaştığında anlamı kalmadığını gördüm açıkçası. Aklıma
Irene Némirovsky
Irene Némirovsky
‘nin
Pazar Günleri
Pazar Günleri
isimli kitabında geçen #113275724 alıntısını anımsattı ister istemez. Dmitriç’in yıllarca dayandığı haksızlığa kendisi dayanamamıştı, bir nev’i zaten dile getirdiği güçsüz olduğu düşüncesini tüm haliyle gözler önüne sermişti böylece… Ayrıca Andrey Yefimıç’ın kasabada arkadaşlık ettikleri süre boyunca herhangi bir nezaketsizliğiyle karşılaşmadığı Mihail Averyanıç’ın yolculuk esnasında çevresindeki insanlara özellikle Averyanıç’ın kendince kendisinden küçük gördüğü insanlara -kendisinden yaşça büyük olsa bile- gösterdiği nezaketsizliği, aşağılamaları; bir insanı yolculukta ve kendisine hizmet etmekle görevli ya da kendisinden çıkar elde edemeyeceği insanlara karşı olan tavrıyla tanıyabileceğimiz gerçeğini bir kez daha ortaya koymak bakımından oldukça başarılı bir bölümdü bence. Dikkatimin dağınık olduğu dönemlerde elime alıp alıp bıraktığım, baştan aldığım kitaba sonunda inceleme yazabildim. Umarım becerebilmişimdir. Okumayı düşünenlere keyifli okumalar dilerim.
Altıncı Koğuş
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202270,5bin okunma
·
77 görüntüleme
MustafaM okurunun profil resmi
Oldukça detaylı,derinlemesine bir inceleme olmuş.Kitabın konusunu unutursam burada olacağım. 👏
RT okurunun profil resmi
MustafaM
MustafaM
Derinlemesine oldu mu pek emin değilim, ama kitabı bitirdiğimde hafızamı yoklamak için bir ipucu veriyor bana… Teşekkür ederim güzel sözleriniz için hocam 😇
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.