Kitabın son sayfasına gelene kadar içimden geçirdiğim "ee.. noldu şimdi bu kahraman(lar)a sonu nasıl bitti onu da bilseydim bari" cümlesiydi. Ama cân'ım
Mustafa Kutlu son sayfada yaptı yapacağını. Sanki içimden geçen cümleyi tekrarlayıp cevabını da ekleyerek;
Hikâyede bir başlangıç var ise bir de son olmalı.
- Sonumuzun ne olacağını bilemeyiz. (sy. 224) dedi.
Kitap girizgahtan da anlaşılacağı üzere kahramanların hayatlarından kesitler sunup sonucu okura bıraktıran nitelikte. Yazarın belli anlarda araya girip sanki kendisine soru sorup cevap vermesi de mizahsen olarak tebessüm ettirici.
İki bölümden oluşan kitap cumhuriyet öncesi ve sonrasını konu almakta. Yörük hayatı, Molla Murat, Saliha, Gülhanım, Hamit, Cemile, Sefa, Ziya, Yusuf, Ayşe, Ömer... ile tanıştım bu eserde. Nesiller arası geçen bu yaşamları, yetişen nesilleri okudukça kâh geçmişe özlem kâh gelecekten kaygı duymadım değil.
Sonra dedim ki bütün mesele öz! Özünü sözün bilecek öyle yaşayacaksın.
Vesselâm.