Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

212 syf.
9/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
Beyhude Ömrüm - M. KUTLU /Hayat kitaplarda yazana pek benzemiyor.
Güne horozun sesiyle uyanıyorsun, Gözlerini açıyorsun usul usul... Yüksekçe bir yerde, yatmadan söndürülmüş gaz lambası, gün doğmuş dışarıda, çeşmedeki suyun ve başında muhabbet eden insanların sesi geliyor kulağına... Ahşap ya da kerpiç bir ev, önünde bahçesi, elini uzansan meyvesini alabileceğin ahlat, elma ağaçları... Yüksek sesle konuşan, birbirlerini uzaktan dahi görünce tanıyıp seslenen insanlar... Tazecik sebze meyve kokuları. "Organik" diye bir kelime yok, o günlerde her şey doğal, her şey dalından... Evden bir ses geliyor, "Çeşmeden suyu getirince kümesteki yumurtaları da al." Ne kadar uzak geliyor şu günler değil mi? Oysa ne kadar yakındı. Birçoğumuzun çocukluğu buna benzer... Ben yaşlı bir adam değilim ama öyle bir ortamda büyüdüm mesela. Yegâne hayalim de öğretmen olmaktı o yıllarda. Yatılı bir köy okulunda öğretmenlik yapmak. Yıllar geçti hayalim gerçek oldu. Ama İstanbul'a terk edilmiş bir köyde... Göreve başladığımda 130 öğrencim vardı şimdi 30'u geçmiyor. Mezun olanı şehre yolcu ediyoruz. Lokantalar kapandı, sağlık ocağı gitti, yürüyüş yapmayı sever ve geçerken bakkaldan soda alırdım, o bakkalların bile kapandığına şahit oldum birer birer. Köyler kendi kaderi ile baş başa kaldı. Tıpkı yazarın haykırdığı gibi: "Köyler öldü, öldü!"
Beyhude Ömrüm
Beyhude Ömrüm
Suyu olmayan bir köyde yaşayan kendi halinde bir adamın, içinde su olduğunu düşündüğü kayalık bir alanı bahçe haline getirme mücadelesi ve bu uğurda başta köy muhtarı olmak üzere birçok insanla karşı karşıya kalması... Ona destek olan bir avuç bile denemeyecek birkaç insan... "İnsanoğlunun bir yerde bir işte yalnız olmadığını anlaması ne kadar güzel bir şey, kalpten kalbe giden yol bu olsa gerek." Köylük yerde bahçe ve tarla için verilen mücadeleler... Peki ya neden? "Çocuklarım aç kalmasın, güzel günler görsünler bu bahçede. Ekip biçecek bir tarlaları olsun." Kimin? Çocuklar büyüyünce durmak isteyecekler mi "taşı toprağı altın!" bir şehir dururken? Birer birer gitmeyecekler mi? Bayramdan bayrama görmeyecek misin yalnızca onları? Belki o kadar bile değil... Samimi bir anlatımı var eserin, karşılıklı konuşmalar günlük dilden. Başkahramanın iç konuşmaları, ruh betimlemeleri bir hikayeye göre oldukça başarılı. Başkahramanın karşısında eserin olumsuz karakteri olarak "muhtar" yer alıyor. Tarla kavgasındaki rakibi... Ama eser sizi öyle bir yere getiriyor ki ona bile üzülmeden edemiyorsunuz. Göç öyle bir şey ki en kalabalığı dahi yalnız bırakıyor, en güçlüyü en güçsüz... Bütün gücü topladım dediğin yerde yalnız bir ölüm kalıyor elinde... "Hayat kitaplarda yazana pek benzemiyor." Oysa bir zamanlar kitaplardakinden daha güzeldi. Zira yazarlar da hayatın kendisinden kopya çekip kaleme almıyorlar mıydı eserlerini? O güzelliği el birliğiyle yok ettik sanki... Şairin dediği gibi "Evleri yüksek kurduk." Güzelim yaşamlardan şehrin kaosuna bıraktık kendimizi. Şimdi dönmek için çırpınıyoruz ama nafile... Ülkece köye dönme politikaları uyguluyor, bunun için dizi ve filmler çekiyoruz ama şimdi de dönmek lüks oldu. Düşünmeden edemiyor insan başkahramanın çabası ve ömrü mü beyhudeydi yoksa bizim mi? Onun çabasını, onun yaşamını oldukça anlamlı buldum. Hatta beni öyle içine çekti ki bitene kadar bırakamadım eseri elimden. O diktiği meyvelerden yemek için can attım. Bir "dede" duygusu uyandırdı bende. Kendi dedemi de andırıyordu. Bulduğu her yere meyve diken, köyde bırakıp gittiğimiz dedemi. Ölene kadar ne dedem ne ninem şehre gelmeyi istedi. Kaynayan ocakları, üzerinde pişen bir tencere yemekleriyle mutluydular. Köyden kente göç yaygınlaşalı daha bir asır bile geçmedi. Dünyada insanın varlığı düşünüldüğünde kısa bir zaman dilimi. Bu kadarlık bir süreçte psikolojisi bozuk, anksiyeteli, antidepresanlarla tutunmaya çalışan, stresli, hiçbir şeye vakit ayıramayan insanlarla doldu dünya. Şapkamızı önümüze koyup düşünme vakti gelmedi mi? Mesajı derin, Sizi eski günlerinize götürecek, Burnunuza meyve kokuları getirecek, Biraz "Kalk Gidelim" biraz "Gönül Dağı" tadında anlamlı bir eser. Başkahramanı da Ciritçi Abdullah'a ziyadesiyle benziyor. Bir çırpıda bitireceğinize,
Mustafa Kutlu
Mustafa Kutlu
'nun akıcı üslubuna kendinizi kaptıracağınıza eminim. Duyguyla okunsun, köy hayatı yeniden can bulsun!
Beyhude Ömrüm
Beyhude ÖmrümMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 20198,3bin okunma
·
1.264 görüntüleme
Hayalperest ♡ okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık✨
Mikail Balcı okurunun profil resmi
Teşekkür ediyorum...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.