"Kahpe değil benim annem!" diye çığlık çığlığa küçük odaya koştu, ardından hızla çarpan tahta oda kapısının zangırdayan eğreti camının sesi, evin köhnemiş ve yorgun, ahşap böğrüne yırtarcasına saplanmıştı.
Mehtap, küçük kızın arkasından öylece bakakalmıştı, içindeki öfkeyi, hayal kırıklığını, savunmasızlığı, muhtaçlığı bir o görüyordu sanki. Kapı camı âdeta tuz-buz olup da evin böğrüyle birlikte, onun kalbine saplanmıştı acımasızca.