Fakat sahnedeki en büyüleyici şey ise Şair'in kendisi: Otobüse biner, Ufaklık'la beraber oturan A'yı görür ve A'ya Solomos'un Parlak Gün şiirini okur:
Parlak güneşin habercisiydi
Şafağın son serin yıldızı
Ne bulut aşıyordu ne de sis
Gökyüzünün hiçbir yerini
Oradan yavaş yavaş esiyordu
Tatlı rüzgar, yüzüne doğru
Kalbinin ta içinden konuşur gibi:
Hayat tatlıdır ve...
Şair son dizeyi söylemez: "... kapkaradır ölüm." Unutmuş gibi yapar ve tekrarlar: "Hayat tatlıdır..." Dizeyi tamamlamadan inmeye doğru yöneldiğinde A arkasından seslenir: "Söylesene, yarın ne kadar sürer?"
İkimiz de büyülenmiş vaziyetteydik, çünkü otobüs sahnesi belki de senaryonun en iyi sahnesi olmuştu.