Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

168 syf.
·
Puan vermedi
Hitler'in Son Günlerine Kısa Bir Göz Atış
Genellikle II. Dünya Savaşı hakkında eserler bunu doğrudan yaşamış yani savaşın muhatabı olmuş ülkelerin yazarlarından ve daha çok galiplerden çıkar, yani İngilizlerden, Ruslardan ve Amerikalılardan. Bir Türk yazarın III. Reich İmparatorunun son 13 gününü incelemesi pek rastlanır bir durum değil fakat başlangıç olması babında güzel iş doğrusu. (Öyle sanıyorum ki bu eser bir derleme yahut tercüme, eserde bununla ilgili bir şey gördüğüm kadarıyla yazmıyor) Esere birkaç kez başlamış ve bitirememiş biriydim. En son 3 yıl önce elime almışım ve sonra tekrar rafa kaldırmışım. William L. Shirer'ın 3 Ciltlik Nazi İmparatorluğu eserini okuduktan sonra bu eseri okumak çok kolay geldi bana. Bahsi geçen herkesi tanıyor gibiydim. Sonunu bildiğim bir filmi izliyor gibiydim (Gerçi malum sonu bilmeyen yoktur ama o süreçten bahsediyorum). Eser bana bu bakımdan fazla ilgi çekici gelmedi ama kendime bazı sorular sordurdu. Belki siz de merak ediyorsunuzdur, Haziran 1945'te Sovyetler, -kasıtlı olarak- Hitler'in kalıntılarının bulunamadığını ve "muhtemelen" hâlâ hayatta olduğunu duyurdu. Niçin? Aslında gayet kolay bir cevabı var; Stalin savaşa devam etmek istiyordu ve dünyada halen bir Nazi tehlikesi olduğunu öne sürerek yapacağı operasyon ve muhtemel katliamlarına bunu kılıf yapacaktı. Buna karşı çıkanlar basit bir şekilde "Nazi Yanlıları", "Sağ kalan Naziler", "Nazi Sempatizanları", "Sovyet aleyhtarları" olarak yargısız infazına konu edilecekti. Kendi ülkenizde sizden farklı düşünmesini istemediğiniz insanları bu yolla ikna edip belki azınlıkları bu sebepleri öne sürerek yok edebilirsiniz ama dünya kamuoyu buna inanır mı? Nitekim inanmadılar. Bu duyuru, sonunda Müttefik subaylar, Hitler'in gerçekten de sığınağında öldüğünü şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit etmeye çalıştı. Bu amaçla, 1945 yılının Nisan ayı sonlarında diktatörün yanında olan Hitler'in kişisel kadrosunun çeşitli üyelerini sorguya çektiler. Savaş sırasında İngiliz askeri istihbarat subayı olarak görev yapan tarihçi Hugh Trevor-Roper, bu hesapları Hitler'in ölüm koşullarını araştırmak ve Hitler'in hâlâ hayatta olduğu ve Batı'da bir yerlerde yaşadığı yönündeki iddiaları çürütmek için kullandı. Bulgularının bir açıklamasını 1947'de "Hitler'in Son Günleri" adlı kitabında yayınlamış, ben bu eseri okumadım ama okunacaklar listesine kaydettim. Öyle sanıyorum ki yazar da bu eserden fazlaca yararlanmış. Anlayamadığım bir husus yazarın "Hitler'in Son Anları", "Hitler'le ölüme 2 hafta kala" vbg isimler bulmak yerine niye "son 13 gün" vurgusu? 13 günün özelliği nedir? 13 rakamının Batı Dünyasındaki olumsuz imajı mı? Hitler Wolfsschanze ya da Türkçesiyle Kurtini'nden ayrılıp Führerbunker'e geçtiğinde orada 13 gün mü kalabilmişti? Hayır... Bu 13 vurgusunu hiçbir yerde göremedim, hızlı okurken kaçırdım mı yoksa tamamen satış stratejisi mi emin olamıyorum. Eserde birkaç yerde 93 yaşında ölen Korgeneral Baron Bernd Freytag von Loringhoven'ın adını gördüm, bu iyi çünkü Nazi rejiminin son saatlerine kadar Berlin'deki üst sınıf askerlerle beraber sığınakta Hitler'in yanında kalan bir avuç Wehrmacht kurmay subayından birinin böyle bir eserde adının geçmemesi olanaksızdı. O, ayrılan son kişilerden biriydi ve muhtemelen 1945'teki "mustarip sonlulardan" hayatta kalan son kişiydi. Bernd Freytag von Loringhoven, orta çağda kuzeydoğu Baltık'ta toprakları ele geçiren Töton şövalyelerinin soyundan gelen Alman aristokrasisinin soyundan geliyordu. Ailesi 15. yüzyılda Ren Bölgesi'nden buraya göç etmişti ve o, Estonya'nın Osel adasındaki (şimdi Saaremaa) atalarının evinde doğmuştu. Aile, yeni Sovyetler Birliği tarafından mülksüzleştirildi ve Baltık'ı geçerek doğu Almanya'daki Pomeranya'ya gitti. 1942'nin başlarında Loringhoven, İkinci Panzer Alayı'nda filo komutanı olarak ön cepheye gitti. Kısa süre sonra binbaşılığa terfi ettirildi ve Rusların Almanya'nın doğu cephesinde üstünlük sağlamaya başladığı büyük yaz tank savaşlarına katılan bir taburun başına getirildi. 1942'nin sonlarında Guderian onu özel bir göreve gönderdi; bu görev, Stalingrad savaşının ardından teslim olma durumuna düşmemesini sağlayacaktı. Temmuz 1944'te Hitler'e yönelik başarısız bombalama planının ardından Guderian, genelkurmay başkanı oldu ve Loringhoven'ı yaveri yaptı. Guderian'ın yerine General Krebs geçtiğinde Loringhoven kaldı. Savaşın sonunda Amerikalılar tarafından gözaltına alındı, sonunda hiçbir zaman Nazi olmadığını kanıtlamayı başardı ve Ocak 1948'de serbest bırakıldı. Batı Almanya'nın 1955'te NATO'ya katılmasına ve Bundeswehr'in dağılmasına kadar yayıncılık sektöründe iş buldu... Daha sonra tekrar üniforma giydi, Batı Almanya ordusunda çeşitli görevlerde bulundu ve oluşturulan NATO personel atamalarında korgeneral olarak emekli oldu. İlk karısı Renate, oğulları gibi genç yaşta öldü. İkinci karısı Ilse-Verna da ondan önce öldü, ancak oğulları Arndt kıdemli bir Alman diplomattır. Hatta Ağustos 2020'de oğlu Ardnt Loringhoven'ın Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas tarafından Almanya'nın Polonya büyükelçisi olarak atandığı bildirildiğinde, Polonya bunu kabul edip etmemek konusunda ek süre talep etti. Bunun sebebinin, Loringhoven'ın babasının Almanya'nın Polonya işgaline katılımından mı kaynaklandığı (her ne kadar Loringhoven ve babası Nazizm ve aşırıcılığı reddetse de) yoksa çatışmanın Polonya'nın kendi ülkelerindeki Alman medyasına karşı muhalefetinden mi kaynaklandığı tartışmalıydı. Açıkçası ben kitaplardan böyle ufak isimler bulup sonrasında ne olduğu konusunda kendi araştırmalarımdan ziyade bunu yazardan beklerdim. Elbette Ardnt Loringhoven'e kadar araştırmasın ama isimler hakkında en azından bir dipnot iyi olabilirdi. Hülasa; başlangıç seviyesinde biriyseniz ve yalnızca Hitler'in nasıl öldüğünü merak ediyorsunuz iş görür bir eserdir. Üzülerek söylemeliyim ki diğer bütün sorular için yetersiz, maalesef.
Hitler'in Son 13 Günü
Hitler'in Son 13 GünüAhmet Savaş Özpınar · Profil Yayıncılık · 2005205 okunma
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.