Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İçtihat ve Telakki Azası

İçtihat ve Telakki Azası
@HerDevrinMenkubu
Vixi Liber Et Moriar (Hür yaşadım ve hür öleceğim) Önce lütfen aşağıdaki bağlantıyı okuyunuz: #64566214
Sabitlenmiş gönderi
Zırh gibi gördüğüm kardeşlerim vardı. Heyhat! Düşmanlarım oldular. Onları keskin ok zannederdim. Öyleydiler de; ama o oklar, benim kalbimi deldiler... Şamil'in adı bilinmeyen bir Arap şairinden alıntısı.
Reklam
Yavaş-yavaş sevdim seni, Her gün bir azda sevdim. En çox bu qış sevdim seni, Qarda, ayazda sevdim. Qar altından baş qaldıran Çiçektek sevdim seni. İstisine qızındığım Ocaqtek sevdim seni. Hele bu cür sevmemişdim Ömrüm boyu heç kimi. Seni sevdim qar üstünde Yem axtaran quş kimi. Qorxa-qorxa bu sübh çağı Ne baxırsan göye sene Deyirsen ki, güneş çıxıb, Qar eriyir deyesen e…
Ramiz Rövşən
Ramiz Rövşən

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Gel bulut ol yağ da biraz ıslandır Al başımı dizlerine yaslandır Delirmişim... Sev de beni uslandır Ben aklımı gözlerine takmışım...
...Benim Anadolu’ya gelişim ve bu harekete katılışım, mukaddes bir gaye için ateşte yanmaya razı olanların zihniyetine uyuyordu. Benim için, içinde bulunduğumuz tehlikeler ve çektiğimiz zahmetler acınacak değil, şeref verecek bir vaziyetti. Fakat samimiyetlerine inandığım için hislerimi belli etmeden: — Lütfen bana acımayınız, bu hayatı kendim seçtim, dedim.
Reklam
Refet, başıbozukların imhasına taraftardı. Kendisine Miralay İzzeddin (sonra Paşa) ve Miralay Arif de taraftardılar. Miralay Kâzım Köprülü bir delegasyon başında olmak üzere Ethem’le konuşmak için gönderildi. Bütün bu karışık durum esnasında İstanbul Hükûmeti de Ankara ile anlaşmak için teşebbüse geçti. Bu, Tevfik Paşa’nın ikinci kabinesi
Arif Bey (Mehmed Arif Bey, Miralay, Ayıcı): 1919’da Mustafa Kemal’le Samsun’a çıkanlardan biridir. İzmir Suikastı davasında yargılanarak idam edilmiştir.
İngiliz Ajanı bir Hintli Mustafa Sagir
Kaymakam Kemaleddin Sami, yemekten sonra, İstanbul’dan Mustafa Sagir adında Hindistan’dan gelme bir Hintlinin geldiğini söyledi. Mustafa Sagir, Ankara’da bir ay kaldıktan sonra, İngilizlerin hafiyesi olduğu anlaşıldı ve idam edildi. Ölmeden önce, son arzusu, bir Müslüman olarak Müslüman ordusuna hiyânetinin vatandaşlarına duyurulmaması oldu ve adı ilân olunmadı.
Şehid Binbaşı Mehmet Nazım..
Binbaşı Nazım (...) orijinal bir adamdı. Askerler içinde, askerliğin en çok aleyhinde olan oydu. Onu biraz başıbozuklara taraftar olduğundan dolayı tenkit ederlerdi. Topçu alayına mensuptu. Kendisinde yaşlı bir adam olgunluğu vardı. Aynı zamanda eski dünyanın işe yaramaz taraflarını da iyi biliyordu. Gelir gelmez, en dikkati çeken sima o oldu. Bilhassa, maceralarını anlattığı zaman, büyük bir ilgiyle dinleniyordu. Yeni bir Türkiye’nin, hatta dünyanın şekli için bir formül edinmişti. O da şuydu: Evvelâ bütün zabitleri öldürmek, sonra da zabitleri öldürenleri öldürmek, nihayet Türkiye’yi mesut ve yeni bir hayata kavuşturmak. Arkadaşlar arasında, söylediklerinin bir şaka olduğunu söyleyenler olduğu zaman: — Vallahi değil, derdi. Ona göre, dünyayı altüst eden iktisadî faktörler değil, ordulardı. Halbuki kendisi ordunun en cesur ve muktedir fertlerinden biriydi. Çok zaman öğleden sonra Karargâh’ta çalışırken Nâzım’ın bir neferi, elinde bir tavşanla gelir, onu Nâzım’a vurmuş olduğunu söylerdi.
Ali Fuad Paşa’nın babası İsmail Fazıl Paşa’yla çok dosttuk. Bana canlı bir tarih gibi gelirdi. Fakat Ali Fuad Paşa’yı tanımıyordum. Ali Fuad Paşa bu mevkii kabul ettikten bir hafta sonra, Moskova elçiliğine beraberinde gidecek adamları seçme işini kendisine havale etmişlerdi. Bir gün bizim eve gelerek benimle uzun konuşmaya başladı. Rus ihtilâlinin göründüğünden daha derin bir manâsı olduğunu, bizim bunu yalnız Rus ajanlarından dinlediğimizi veyahut da Marx’ın nazariyelerinden öğrendiğimizi söylüyordu. Bundan dolayı, emniyete değer, kafası olgun bir insanın Moskova’ya gönderilmesi gerektiğini söylüyordu. Ali Fuad fevkalâde bir kumandandı. Başka meziyetleri de olduğu için, onun seçilmesini doğru buldum. Her hâlde, Şark ve Garp mefkûrelerinin hususiyetlerini anlamıştı. Ben, o günlerde, Karargâh’taki işlerim, hayvanlarla köylüler arasında kaldığım için dünya ile ilgim âdeta kesilmiş gibiydi.Ali Fuad Paşa, benim kendileriyle birlikte Rusya’ya gitmemi teklif ve rica etti. Aynı zamanda, bana orada çok iyi bakılacağımı da söylüyordu. Bu teklifler üzerine iki gün düşünmek için müsaade istedim. İki gün sonra gidemeyeceğimi söyledim. Miralay İsmet’in Karargâh’tan ayrılması herkesin üzerinde fena tesir yaptı. Bilhassa yemeklerde onu çok arıyorduk. Çünkü konuşması, tavır ve hareketiyle, hatta bilgisiyle akşam yemeklerine hayat veriyordu.
Reklam
Mustafa Kemal Paşa’nın iki atlı bir arabası vardı. Fakat buna nadiren binerdi. Bir gün, onu arabasında Fikriye Hanım adındaki yeğeni ile gördüm. Çok güzel, mahzun yüzlü bir kadındı. Anlaşılan sıhhati de o kadar iyi değildi.
Dr. Adnan Bütün kabine toplantılarında bulunmaya mecbur oluyor, bundan başka da Mustafa Kemal Paşa’nın çağırdığı hususî toplantılara gidiyordu. Bu günlerde, nadiren gece yarısından önce gelir, bazan da sabahın beşlerine kadar dışarıda kalırdı. Mustafa Kemal Paşa’nın anormal denilecek bir enerjisi olduğu için, sabahleyin uyurdu. Fakat, Dr. Adnan
...Köyde romana benzeyen bir vaka cereyan ediyordu. Orada bir genç dul kadın evlenmek üzereydi. Nişanlısı Hasan adında Erzurum’dan gelmiş bir gençti. Çiftlikte çalışıyordu. Ben, bu dul kadını çok hayrete değer bir şahsiyet diye düşünüyordum. Anlaşıldığına göre, ev yakan, erkeklerin kalbini parçalayan bir kadındı. Bir yıl önce bir adamı
Mustafa Kemal Paşa, artık Karargâh’tan ayrılarak İstasyon’da bir ev edinmişti. İsmet Bey, ben iyileşir iyileşmez, Karargâh’a gelmemde ısrar ediyordu. Babasının ölmüş olduğunu haber aldığım zaman, onu taziyeye gittim. Beni orada alıkoyarak tekrar vazifeme başlattılar. Vaktiyle Binbaşı Salih’in işgal ettiği büyük oda on üç küçük bölmeye ayrılmıştı. Bunlardan biri de benimdi. Gözlüklü, şişman bir adam karşıma çıkarak dedi ki: — Safa geldiniz, uğur getirdiniz, Şark’tan şimdi aldığımız bir telgrafa göre Kâzım Karabekir Kars’a girmiş. Bundan sonra, küçük bölmelerde oturan zabitlere seslenerek: — Şark kısmını idare edenler bu akşam tatlı yiyecekler, Garp kısmında olanlar pırasa yiyecekler, dedi. Etrafını yirmi kadar Erkân-ı Harp Zabiti aldı. Bunlar, ben hastayken gelmiş olanlardı. Neşeli, şişman zabit, Mustafa Kemal Paşa’nın yanında hizmet eden Yüzbaşı Tevfik idi (soyadı: Bıyıklı). Kars’ın işgali bizim ümitsiz vaziyetimizde tek ışık olmuştu. Miralay İsmet de çok sevinmişti. Geldi, hemen oturup: — Kâzım Karabekir’i tebrik edelim, dedi. Derhal bir tebrik telgrafı yazdık. Duyduğuma göre, Miralay İsmet, Mustafa Kemal Paşa ile çalışmadan önce, Kâzım Karabekir’in en yakın arkadaşıymış. Bu sebepten çok memnun görünüyordu. Karabekir’in bu başarısı, muntazam ordu kurma işiyle uğraşanlara kuvvet verdi. Bu aralık, Ali Fuad Paşa aleyhinde geniş bir propaganda dönüyordu. Onun Mustafa Kemal Paşa’ya rakip olduğunu ileri sürenler vardı. Belki bu yüzden, Mustafa Kemal Paşa da onun çok aleyhinde bulunuyordu. Bu da Ali Fuad’ın çok dostu olan Dr. Adnan’ı ziyadesiyle üzüyordu.
Ali Fuad Paşa aleyhinde geniş bir propaganda dönüyordu. Onun Mustafa Kemal Paşa’ya rakip olduğunu ileri sürenler vardı. Belki bu yüzden, Mustafa Kemal Paşa da onun çok aleyhinde bulunuyordu. Bu da Ali Fuad’ın çok dostu olan Dr. Adnan’ı ziyadesiyle üzüyordu.
Mülâzım Abdürrahman bana bir kutu içinde mini mini bir siyah köpek yavrusu gönderdi. Bunu Ankara sokaklarında bulmuştu. Bana hayvancağızın garip hâllerini anlattığı zaman, bu köpeği de edinmek istemiştim. Mülâzım Abdürrahman, onu aramış, sonunda bulup bana göndermişti. Adını Cin koydum. Çay vakitleri aramızda oturur, kırık bir fincandan çay içer, bahçenin armutlarını, bir insan gibi lezzet alarak yerdi. Bu mahlûka çocukluğumda rastlamış olsaydım, onu ecinnilerin insanken hayvan kılığına soktukları bir mahlûk sanırdım. Akşamları aramızda oturur, hepimizin elini yalar, konuşmak hariç, bütün hayatımıza katılırdı. Dr. Adnan, köpeklerde tenya olduğu için onu koynuma almaktan beni men etmişti. Bu yüzden, köpekçik ayak ucumda bir minderin üzerinde yatardı. Fakat, garip olarak uyur gibi göründüğü hâlde, Dr. Adnan’ın uykuya daldığını sezer sezmez, hemen yatağıma atlayarak koynuma girerdi. Bu köpeği bir küçük evlât gibi sevmiştim.
52,1bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.