Normal bir anı kitabı gibi okunmuyorsa bunun sebebi çoğu normal insanın normal bir hayat olarak kabul edeceği hayatı tam olarak sürdürmemiş olmam olabilir
Yazardan okuduğum ilk kitabının kendi anılarıyla dolu otobiyografik bir kitap olması benim açımdan harikaydı ve bu kitabın otobiyografikmiş gibi düşünülmemesini istemesi kendini o kadar yukarıda görmemesinin naifliği. Çünkü yazara göre sadece çok önemli kişilerin otobiyografik eserleri yazılmalı
Robbins bize kitabında hayatından bir parça şeftali turtası sunuyor. Kendi kişisel gelişiminin perdesini aralıyor. Yazarın çocukluğundan, dünyayı dolaştığı maceralara kadar alışılmadık hayat hikayesini okuyoruz. Baptist vaizlerin torunu olan Robbins şairliğinden, askerliğinden,meteorolog, radyo DJ, sanat eleştirmenliği oradan da dünyaca ünlü bir romancıya nasıl dönüştüğünü ve hayatındaki kadınları anlatıyor bizlere.
Biraz çılgın , biraz samimi , anlatımındaki güçlü mizacı herkesten farklı olan ‘deli bilgeliği’ ile okuyanı önce etkiliyor, bazen bunaltıyor, sonunda da inandırıp eğlendiriyor. Kendisinin de dediği gibi; onun yazdıklarına inanırsak hayat bize bitmeyen bir şaka gibi gelir
Herkese keyifli okumalar dilerim