Felsefe, yalnızca kalın ve anlaşılmaz kitapların içinde değildir. Felsefe, yalnızca ciddi bakışlarına tablolarda şahit olduğumuz yaşlı adamların bize uzak ülkelerinin dili değildir. Felsefe her yerdedir. Sokaktadır, stadyumdadır, rakı masasındadır, vb… Anlaşılmaz sanılmasının belki de tek nedeni, filozofların, bildiğimiz kavramları, bilmediğimiz kelimelerin içine saklamalarıdır. Yani mesele büyük ölçüde dil ve tercüme meselesidir. Alain de Botton, felsefeyi, derinliğinden bir şey yitirtmeden, gündelik hayata taşır. Bu hâliyle, her günkü yaşamımızın da üzerinde düşünülmeye değer olduğunu gösterir. Felsefenin çağımızda da söyleyecek sözünün olması için, onun bu yaptığı iyi bir şey sayılmalı. “Seyahat Sanatı” kitabı, pek çoğumuzun hayatında yer eden, hakkını çeşitli derecelerde verdiğimiz bir eylem. Bana göre hayatî bir gerekliliktir ama zıt görüşlere de saygı duyarım. İşte Alain de Botton, seyahat hakkında, farklı yazar ve ressamların eserlerinden ve seyahat etmeye karşı takındıkları tavırlardan yola çıkarak, bu eylemin farklı yüzlerini ortaya koyuyor. Bunu yaparken de kendi tecrübelerini işin içine katıyor ve de seyahat güzellemesi yapmıyor. Yeri geliyor seyahatin hiç de gerekli olmayabileceğini söylerken, yeri geldiğinde seyahati nitelikli hâle getiren ayrıntıları derliyor. Her zaöan olduğu gibi, anlatış güzelliğini es geçmeden… Seyahat etmek, gerçekten de gerekli değildir. Ama bazen de bir şeyler öğrenmenin tek yoludur. Ondan alacağımız zevk, psikolojik durumumuza sıkı sıkıya bağlıdır. Alışkanlıklarımızdan kurtulmamıza, daha iyi düşünmemize, merakımızı gidermeye, kendimizi tanımamıza, iyileşmemize, daha iyi yorumlamamıza, güzelliği tatmamıza yarar. Başka yerlerde başka yerler vardır ve o yerler için yer değiştirmek gerekir. Bizi bitkilerden ayıran tek özelliğimiz, hareket edebilmemiz değil midir?

Seyahat SanatıAlain de Botton · Sel Yayıncılık · 2021348 okunma

·

43 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Haydudu