Rüzgarın Adını Arayan bir Edema Ruh"Ama sözcük dediğin, bir ateşin resminden fazlası değildir. İsimse ateşin ta kendisidir. "
Sevdiğim kitaplara yorum yapmak daima zor olmuştur benim için. Onlara karşı objektif bakış açım kaybolmuş yerine duygusal bir bağ yerleşmiştir. Ama bu genelde bir seri bittikten sonra yaşadığım duygulardandır. Bu seri ise daha ilk kitaptan benzersizliğini kanıtladı... Ben de elimden geldiğince harmanlayıp incelemeye çalışacağım, tabii önce kısaca konuya da bakarak.
Bir hancıdır Kote, sıradan olmaya çalışıp geçmişini silen bir hancı. Bir gün gelen bir tarihçi ise Kote'nin kaçtığı geçmişini su üstüne çıkarmasını ister. Kote ise ona üç gün verir, bu üç gün içinde ona Kvothe'yi anlatacaktır. İlk gün anlatmaya başlar...
İlk olarak söylemem gerekir ki, bol bol fantastik okurum ama hiç böylesiyle karşılaşmadım. Yazım dili çok sürükleyiciydi ve kitap şimdiye kadar okuduğum en derin kitaptı. Kvothe'nin metaforları, betimlemeleri insanı derinden etkiliyor. Karakterleri o kadar iyi anlatıyor ki sanki biz de onlarla arkadaşmışız veya düşmanmışız gibi hissettiriyor. Denna'yı çok güzel seviyor, Ambrose'dan çok güzel nefret ediyor ve her an çabalıyor, asla pes etmiyor.
Kitap üniversite yıllarında bana göre biraz dark academia havasına büründü ve o yıllarda yaptığım karakterleri analizleriyle beni en çok hüsrana uğratan karakter Lorren Hoca oldu. Ben yardım eder diye düşnmüştüm ama pek öyle olmadı. Kilvin, Simmon, Willem, Arwyl ve Ben'e bayıldım. Kvothe'nin şarkı söyleyişini, lavta çalışını ben de dinlemek istedim ve dört gün boyunca Kvothe'nin gölgesi olmuş gibi hissettim. Auri çok tatlı bir karakterdi. Denna ile Bast'ı ise... Pek çözemedim sanırım.
Bu noktada söyleyebileceğim şey ise kitabı okuyun. Milyarlarca yıldız olsa hepsini verirdim bu müziği dinlemek için, bu adamı tanımak için, bu kitabı deneyimlemek için. Bazı kitaplar vardır insanın içine işler, aynı bu kitabın benim içime işlediği gibi...
~~~~~~~~•••••••••••••••••••••••••••••~~~~~~~
Metal paslanır, diye geçirdim aklımdan, ama müzik bakidir...