1900'lü yılların başlarında Refik Cemal, Neriman ile izdivaçlarını en yakın arkadaşı Server'e mektupla haber vererek hikaye başlıyor.
Neriman’ın yiğeni Handan, güzel eğitim görmüş, iyi yetiştirilmiş bir kız. Evlenecek yaşa geldiğinde kendisine ders veren bir hocasına âşık olur, hatta bu aşkta karşılık da bulur fakat bu beyefendiyle kavuşamaz. Belli sebeplerden ötürü kavuşamadığı bu beyle görüşmeyi kesişinden kısa bir süre sonra alelacele Hüsnü Paşa isminde biriyle evlenir. Bu evliliğinde oldukça mutsuz olan Handan'ı ilerleyen yaşamında bir sürü hatalar silsilesi yıpratmaya devam eder.
Gerek yaptığı yanlış eş seçimi gerekse içerisinde bulunduğu ahlâk yoksunu aşkı Handan'ı felaketine sürükler.
"Ben artık zelil ve sefil bir günahkâr oldum. Ben artık tarihin en mel'un çehresi Yehuda'ya bir nazire oldum. Yehuda nasıl dünyanın pek muazzez bir simasını, efendisini birkaç dinar için sattı ise ben de dünyanın beni en çok sevmiş bir ruhunu, o ruhun hududu olmayan emniyetini, muhitini sattım, dünyada en çok sevdiği bir şeyin kalbini ondan çaldım."