o kadar çok ki... başından kalkamadığım eski çizgi filmler, evin kapısından babam girince o her zamanki montunun içinden ne çıkacak diye bekleyişlerim, ilkokulda nöbetçi öğrenciyken zili çalabilmek için zil vaktini bekleyişlerim, sabahları andımızı okurken bağıra bağıra haykırışlarım, pet şişeden yaptığımız arabalarla toprakta oynayışlarım, yılbaşı gecelerinde sobanın üzerinde badem ısıtıp yiyişlerimiz, sokaklarda gazozuna top oynamalarımız.. şehire gittiğimizde mısır satan abileri duyunca sokağa koşmamız... o kadar çok ses var ki belleğimde.. tarifi zor. insanların teknoloji ilerledikçe artık böyle şeyler yaşayamayacak olması üzücü.
Bende çocukluğumdan kalan en nadide ses nadide teyzenin sesiydi o günleri düşününce aklıma gelen yegane insan🙈🤭 nadide teyze komşumuzdu sokak oyunlarimiz özellikle top sesi onu fazlasıyla rahatsız ederdi sizi babanıza şikayet edeceğim derdi abartısız hergun ama birgün bile şikayet etmemiştir sinirli görüntüsü altında melek gibi bir kadın saklıydı dilerim yaşıyordur 🥹❤️