Yazarın konuya giriş şekli ve adım adım ilerleyişi harika. Kitabın dili de çok yalın. Aslında zihnimin karanlıklarında kalan birçok konuya açıklık getirdi. Ayrıca bazı anlayamadığım kişilerin anlamlandıramadığım tepkilerine de mantıklı yanıtlar buldum. Akılcı olmanın zeka ve duygu ile olabileceğini açıkladığı kısma bayıldım. “Duygu yoksunlarının” nasıl kararsız ve hayatta ne yapacaklarını bilemez olduklarını anladım.
Kitap okumanın bize hem kelime dağarcığı kazandırdığını hem de en önemlisi empati ve duygulanım yeteneği kazandırdığını söyleyen yazar öyle güzel açıklamış ki bunu; aklıma geleni sözcüklere dökmüş adeta.
En nihayetinde mutluluğun kaynağı ne içimizdedir ne de dışımızda. Hem içimizdedir hem de dışımızda. Sevgi, sevilme, bağlanma ihtiyacı ve iyi bir iş. Sevmek ve sevilme ihtiyacı olmazsa olmazı. İyi bir iş hayatı elzem değil bence. Ancak sevgi ve sevilmeyi bilen ve tadan insan artık hazza ermiştir ve bunu arayacaktır. Duygusal olarak yoksun olanlar sevmenin ve aşık olmanın ne demek olduğunu ise asla bilemeyeceklerdir.