Gezmenin, yaşamanın ve his etmenin hiç bir bir sınırı yok. Tıpkı Cesare Pavese'yi intihara sürükleyen derin duygu girdabı gibi. Ve onun ardın onun hislerini deneyimlemek, anlamlandırmak uğraşıyla; bu serüvenin senaryosunu mekan ve sosyolojik olgularla çözümlemeye çalışmak. Bir intiharın melankolisini kendi içinde sindirerek yaşamak. Hayatın anlamı ile anlamsızlığını tartmak. Kefenin bir tarafında hayatın anlamlı kılınan değerleri. Diğer tarafından bunların önemsiz oluşu. Anlam ifade eden değerlerin; sadece maddiyata duyulan ihtirastan kaynaklandığını, aslında hiç bir anlam ifade etmediği ve bu gerçeğin diğer tarafa ağır basması.
Bu eser;
beni böyle derin anlamlara sürükleyen ender kitaplardan biri olarak kitaplığımın demirbaşlarından biri oldu.
Pırıl pırıl bir zekadan akan bir anlatı.