Ferit, Ferid, Fer-id; id'den ego'yaPeyami Safa'dan okuduğum ikinci kitap. Kitaplarında en sevdiğim şeyler ruh tahlilleri oluyor genelde. Karakterlerin zaman içerisinde geçirdikleri gelişimi çok güzel okuyucuya aktardığını düşünüyorum. Dil canbazlıkları da cabası okumaya başladıkça kelimelerin büyüsüne kapılıyorum ve beni o kelimeler arasında bir gül bahçesine konuk ediyor. Yazarla beraber bahçede dolaşıyor, onun hayata dair izlenimlerini de kendisinden okuyorum.
Bu kitap, birbirinden farklı birçok hikaye barındırıyor; aslında her karakter kendi hikayesini barındırıyor. Biri bir diğerini bir şekilde etkiliyor ve böylece küçük çaplı etkilerden karakterlerin dönüşümleri gerçekleşmiş oluyor. Ferit karakterinin kendisinin de dediği gibi Fer-id'in; Freud'un id mekanizması ile hareket ettiğini sonradan ilkel dürtülerini düzenleyerek egoya doğru bir denge halini aldığını gördüm. Ahlak felsefesinden tut çeşitli ideolojilere kadar içerisinde her şey barınan bu romanda yazarın görüşlerinin süzülmesi hoşuma gitti. Aynı şekilde Selma'nın bu gelişimini de daha net görmek isterdim lakin kitap daha çok Ferit'in dönüşümünü bize açıkça vererek Selma'nınkini biraz geri planda bırakmış.
Pansiyonda kalan her biri birbirinden farklı insanların da hikayeleri çok hoşuma gitti, şaşırdığım yerler fazlasıyla mevcuttu. Ferit'in pansiyondan Matmazel Noralya'nın köşküne geçmesinin işlenmesi bana hızlı bir geçiş gibi geldi fakat orada da yine bambaşka hikaye ve bunların kişinin hayata bakış açısına, yaşayışına ve karakterine yansıyışını gördük. Kitabın sonunda tamam artık olmuş bu kişi bir daha değişmez demek yerine insanların değişebileceklerini okudum.