Çok mu sevdim nefret mi ettim karar veremediğim bir kitap oldu Justine. Yazarın, İskenderiye’nin hem romantik hem karamsar hem de bizim deyimimizle çarpık ilişkiler yatağında ilerleyen dönemini ve karakterlerini doğrusal bir zaman akışında değil de anıların birbirini çağrıştırdığı şekliyle anlatması çok hoşuma giden alameti farıkası oldu. Çeviri nedeniyle mi yoksa yazarın kullandığı kelimeler ve anlatım dili nedeniyle mi bilmiyorum okumakta zorlandığım, sıkıldığım kısımlar da yok değildi. Baş karakterin (yazarın ağzından) duygusuna çözümlemeleriyle, İskenderiye’nin atmosferine betimlemeleri ve benzetmeleriyle okuru sokan, sevilse de sevilmese de bir şekilde etkileyen bir roman. Lawrence Durrell’in İskenderiye’sini ve “çağdaş sevgi” irdelemesinin derinlilkerini keşfetmeyi istesem de Dörtlemenin ikinci kitabına geçmek için biraz zamana ihtiyacım var!