Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

DİNİ İNANÇ Dinler bildirdikleri esaslara tamamıyla inanılmasını bağlanılmasını isterler. Başta peygamberler olmak üzere dinlerin bağlıları insanları inandırmaya çalışırlar. Allah Kur'an'da insanlardan tam bir teslimiyet istemektedir. "Hayir, Rabbin hakkı için onlar, aralarında çıkan işlerde seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükme karşı içlerinde bir burukluk duymadan tam anlamıyla teslim olmadıkça inanmış olmazlar" (Nisa, 65) buyurmaktadır. Zaten Müslüman da bir anlamıyla teslim olan" demektir Kur'an'da öngörülen inanç ve kabul olayının, teslimiyetin köru körüne değil, düşünerek, akıl yürüterek varılması gereken bir sonuç olduğunun ozellikle vurgulandığını burada belirtmek gerekir. Dolayısıyla dini inancın başlangıç noktası "kabul ve tasdik tir. Yani dince bildirilen esaslar kabul edilir, bunların doğru olduğuna inanılır. Bu noktayı "itaat ve uyum izler. Inanılan, kabul edilen esaslara, Allah'ın emirlerine uyulur bunların gereği yerine getirilir. Diğer inançlarda olduğu gibi dinî inançta da kuvvetlilik ve zayıflık söz konusudur. Kuvvetli inançlar davranışlara daha çok yansır, davranış halinde ortaya çıkarlar. Buradan hareketle dini inancın sadece inanmayı, dini bir hükmü bul etmeyi değil, inandığı varlığın bildirdiklerine göre hareket etmeği de öngördüğü belirtilmektedir. Örneğin, Ima Azam'a göre iman, "kalp ile tasdik, dil ile ikrar Selefiyyûn'a (mezhep imamlarının ortaya çıkmasından önceki alimler) göre ise, "kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve mutevası ile amel etmektir.” Böylece Selefiyyûn ameli (ibadet ve diğer davranışlar) imanda artma ve eksilmeye neden o bir unsur olarak kabul etmiştir.82 81 Bkz., Bakara, 170. 82 Bkz., Hayati Ulkü, Islam Dini Akaidi, Istanbul, 1969, s. 39, Imann artmasıyla ilgili olarak krs: Kur'an: Enfal, 3. 83 Vergote, Din, Inanç ve inançsizlik, s. 177-178.
·
131 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.