Kimin yazdığını bile bilmediğimiz ve bunca yıl bu kadar ilgi gören böyesine bir hikayenin günümüze ulaşması aynı içeriği gibi mucizevi. Bu hikayeyle 8 yıl önce filmini izleyerek tanıştım, film ile hikaye arasında birçok farklılık olsa da inanılmaz bir hayal gücünün eseri. Yazarın döneminin aristokratları eleştirmek için yazıldığı tahmin edilse de aynı zamanda budizme dair birçok öge bulundursa da ben, kişisel olarak bundan çok daha fazlasını hissediyorum. Budizme dair nelerden bahsettiğini anlamak için önsözü okuyabilir ya da ufak çaplı bir araştırma yaparak bunları öğrenebilirsiniz. Benim bahsetmek istediğim daha önce filmi izlediğimde ve şimdi okuduğumda neler hissettiğim. Bu hikayede gözümüze çarpan şeylerden birisi cinsiyet eşitsizliği ve prensese karşı olan tutumlar. Önceden prensesi çok iyi anlamış ve karakterlere sinirlenmiştim. Bugün hala anlıyorum ama eserleri dönemine göre eleştirmeyi öğrendiğimi düşünüyorum. Yıllar önce yazılmış hikayelerdeki olayları incelediğimizde daha az ön yargılı olup ne kadar yıl önce yazılmış olduğunu göz önünde bulundurursak okuduğumuzda çok daha fazla keyif alabiliriz. Prensesin ay ülkesine geri dönmesi ailesinden ayrılması ve elinden hiçbir şey gelmemesi beni çok hüzünlendiriyor. Fantastik bir hikaye olarak okusanız bile kendi hayatınızda da bu durumla defalarca karşılaştığınızdan aynı duyguları hissedeceksiniz. Güçlü bir ordu, koordine ekip, anne babanın sevgisi ya da imparatorun aşkı... Ne olursa olsun ne yaparlarsa yapsınlar ay halkına hiçbir şekilde dokunamamaları ve ve o kadar istememelerine rağmen kızlarının ay ülkesine geri dönmesi hikayenin özellikle de filmin en üzücü kısmı. Çünkü onca çabaya ve umuda rağmen insanın büyük bir hayal kırıklığına uğraması aynı zamanda sevdiği insanı kaybetmesi bu hayatta tadabileceği en büyük acılardan birisi.

Prenses Kaguya MasalıAnonim · Ketebe Yayınları · 202343 okunma

·

43 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Nina Dora