Gönderi

Vaktiyle bir sultan Mecnun'un halini duymuş ve o zavalliya acımişti. Elinden ne gelir de ona nasil bir iyilik eder diye günler ve hatta gecelerce düşündü. Etrafindaki ålimlere sordu, devrilere sordu. En sonunda dedi ki "Bana bu Kays'i Mecnun eden Leyla'y getirin. Getirin ki onları ben erdireyim vuslata. Leyla'yi Mec nun'un diyarına götüreyim de bu aşk yolunun kutlu eri gayr kurtulsun çilesinden." Askerleri onun dediğini yaptilar. Zira hükümdar hükmünde güçlüydü. İstediğinin karşısında kimse duramazdı. Leyla'ys da alsp cólü mesken eden, vahsi hayvanlarla yoldagik eden Mecnun'un yanına gittiler. O garip, çölün ortasında kumlar icinde oturmus etrafindaki vahşilerle hallesiyordu. Sultan saki liktan ne yapacağinı bilemedi. Neden sonra Leyla atildı Mecnun'dan tarafa. Onun geldiğini gören vahşiler bir bir ayrıldı Mecnun'un yanından. Leyla aşkin heyecaniyla pervane gibi seğirtiyor, Mecnun ise bir mum gibi sa kin, öylece duruyordu. Leyla iyice yanaşınca yanına, Mecnun onun yüzüne bakti. Ne bir kelam ediyordu, ne de bir tebessüm. Leyla dedi ki; "Ne o a aşık? Iste vuslat geldi, murad bizim de hanemize girdi. Kavuşmak vaktidir simdi Mecnun dedi ki; "Sen Leyla misin? Sen o musun? Benim gözle rimden silindi senin suretin. Aşkin beni o denli vaktı ki, kavurdu büryan eyledi. Seni dahi içimden silip yok eyledi. Ben dahi yokum artik. Içimde bir aşk kaldi. Sadece aşk."
Sayfa 202Kitabı okudu
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.