Bu kitabın hikayesi yoksullukla, acıyla çileyle başlıyor. Tıpkı tüm insanların doğduğundan beri maruz kaldığı gibi. Zengin olsa parasıyla fakir olsa fakirliğiyle çile çektiği dünyada başlayan bir hikaye. Klasik Rus edebiyatında olan tüm yoksulluk kavramları işlenmiş, iliklere kadar hissediliyor bu. Yoksulluk, aşk, hüzün, gurur, kıskanma, pişmanlık, vicdan, dürüstlük, sevgi, nefret gibi neredeyse insanın aklına gelebilecek tüm insanca duygular işlenmiş kitapta. Anlatılan acıların gerçeklikten ya da hayal ürününden kopup çıkması bir şeyi değiştirmeyecek kadar etkileyici olan bu kitapta en önemli iki kavram üzerinde durulmuş; adı üzerinde olduğu gibi Suç ve Ceza. İnsanın işlediği suçların ve onların cezalarının nasıl olması gerektiğini, nasıl affedileceğini, nasıl vicdan muhasebesi yapılıp nasıl huzura eriliceğini empati yaptırarak, yaşatarak anlatmaya çalışmış yazar. Kalabalıklar içinde yalnız yaşayan Raskolnikov inançsız birisidir kitaba göre. İnsan aklı ile neredeyse tüm zorlukların üstesinden gelebileceğine inanır içinde tüm şeylerin de aşılamayacağına duyduğu gizli bir özgüvensizlikle beraber. Doğru ve yanlış kavramı kendi aklının kurduğu teorilere göre olduğunu savunur muhtemelen onla oturup sohbet edersek. İnsanlar arasında dünyanın en güçlü, akıllı ve yasa koyanlar arasında olduğunu savunsa da kendi başına kaldığı zaman dünyanın en savunmasız, en yalnız en güçsüz insanıdır kendisi. Akıl ile inanç arasındaki uyumu yakalamayan veyahut bunun varlığına bile hiç inanmayan ya da inanmak istemeyen Raskolnikov kendi dediklerinin peşinde koşan inatçı, aksi kaba saba birisidir aslında. Hayatında yaşadığı olumsuzluklardan kendi ayakları üstüne basarak çıkmak isteyen ama o olumsuzluklar hayatın dışına çıktığında, ölüm vakit gösterdiğinde ya da imkansız bir aşk ile karşı karşıya kaldığında ne yapacağını bilmeyen bir deli olarak karşımıza çıkar. Akıllı bir deli hatta. Günümüz toplumumuzun hatta tüm insanlık tarihinin özeti niteliğinde bir karakterdir aslında Raskolnikov. Herkeste bir parça vardır Raskolnikovluk çünkü. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan ya da öldürmeyecekmiş gibi suçsuz olacağına inanarak yaşayan biz insanların sonsuz acı ve vicdan karşısında çırpınışlarıdır bu karşımızdaki insan. Ne kadar inançsız olsa da ölümden korktuğu için yaşamaya çalışan en azından çırpınan vicdanını rahatlatmaya çalışan insanların öyküsüdür bu kitap. Ceza işlenen suçun niteliğinde midir yoksa o kişinin tanımlamasında mı saklıdır sorusunun bitmeyen cevabıdır hatta. En güzel cevabı ise kitabın sonunda gerçek aşkı bulup, sonsuzluğa sevgi yoluyla adım atan Raskolnikov ve sevgili Sonya’sı aracılığıyla veriliyor. İşlenen suç her ne olursa olsun ancak ve ancak sevgi yoluyla aşılabilirdi çünkü.. Kitabı fazlasıyla beğendim. Tüm okurlara da tavsiye ederim. İyi okumalar dilerim.

Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022159,8bin okunma

·

79 görüntüleme

Bu yorum görüntülenemiyor

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sedat