Bazı hikayeler vardır, yaşadığımız hiçbir şeyin sadece bize özgü olmadığını , evrensel deneyimler olduğunu çok net anlatır. Kitap tam da bunun örneği aslında.1930 yılların sonu yer İtalya. İktidardaki faşist hükümet, kendisine karşı çıkanları sürgüne yani İtalya’nın Güneyine gönderiyor. Güney yoksul, güney cahil, güney köylü. Güney öyle bir yer ki devleti bırak Tanrı bile unutmuş orayı. Hastalık sokaklarda kol geziyor, insanlar aç özellikle çocuklar perişan. İnsanlar çok basit hastalıklardan ölüyorlar. Kitabın anlatıcısı aynı zamanda yazarımız hekim, hemde ressam bir köyden diğerine giderek yaşadığı yılları anlatıyor. Otobiyografik bir kitap bu yüzden tam roman diyemiyoruz yaşanılanlar gerçek. Zaten yazar bize bir şeyler öğretir gibi sanki belgesel izlemiyorum da belgesel okuyorum tadında gerçek gerçek anlatmış. Yazarımız gittiği köylerde insanların inanç ve yaşam pratiklerini anlamaya ve onları çözümlemelerine şahit oluyoruz. Devletle, dinle nasıl bir ilişkileri vardır, hekim yoksa ve ilaç bilinmiyorsa nasıl iyileşir bu hastalıklar gibi gibi. Kitap tadına doyulmaz cümlelerle yolsulluğun resmini çiziyor bizlere. Yazarın o kadar güçlü betimlemeleri var ki sizle onunla birlikte sanki İtalya’nın Güney köylerinde geziniyorsunuz. İtalyan edebiyatına bayılıyorum. Ne okuduysam bu zamana kadar hepsine bir kalp bıraktım ki bu kitabada kalpler bırakıyorum. Zamansız bir kitap tavsiye ederim.

İsa Bu Köye UğramadıCarlo Levi · Aylak Adam Yayınları · 2021196 okunma

·

139 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Gülten Akdemir Bayram