Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Çileci ideali hariç, insanın, insan hayvanının şimdiye değin bir anlamı olmadı. Yeryüzündeki varlığının bir amacı olmadı; "İnsan gerçekten niçin vardır?" - sorusu cevabı olmayan bir soruydu; insan ve yeryüzü için bir istenç yoktu; her büyük insanın kaderinin ardında dahi hep aynı "Boşuna!" nakaratı yankılandı. Çileci idealin anlamı budur: Bir şey eksikti, insa­nın etrafında büyük bir boşluk vardı, kendisine hiçbir gerekçe, açıklama ya da onay bulamıyordu, ne anlam taşıdığı yönünde­ki dertten mustaripti. Başka şeyler de ona acı çektirdi, esasen hastalıklı bir hayvandı; fakat insanın sorunu acının kendisi de­ğil, haykırdığı soruya, "Niçin acı çekiyorum?" sorusuna cevabının olmamasıydı. İnsan, en cesur ve acıya en yatkın olan hay­van böylesi bir acıyı inkar etmez: Onu arzular, hatta bir anlam göstermesi, acı çekmenin amacını göstermesi koşuluyla onun peşinden koşar. Acının kendisi değil, acının anlamsızlığı şim­diye kadar insanlığın üstünü kaplayan bir lanetti ve çileci ideal insana bir anlam sundu! Şimdiye kadar tek anlam buydu fakat herhangi bir anlam, hiçbir anlamın olmamasından daha iyidir; çileci ideal, insanın her bakımdan nihai faute de mieux [daha iyi seçeneklerin olmaması nedeniyle] mükemmeliyetiydi. Acı çek­me, onun aracılığıyla yorumlandı; devasa boşluk doldurulmuş gibiydi; kapı her türden intihara meyilli nihilizme kapatıldı. Bu yorum -şüphesiz- beraberinde yeni acılar, daha derin, daha deruni, daha zehirli ıstıraplar getirdi; daha yoğun bir şekilde kemiren acı, tüm acıları suçluluk perspektifinde topladı. [...] Ama her şeye rağmen insan kurtulmuştu, bir anlamı vardı, ar­tık rüzgarda savrulan yaprak gibi absürdün, "anlamsızlığın" oyuncağı değildi; bundan sonra bir şeyler isteyebilirdi; onun ilk başta neyi, neden ve nasıl yaptığının bir önemi yoktu, isten­cin kendisi kurtulmuştu. Aslında çileci ideal tarafından yön­lendirilen ve tüm bu istemede ifadesini bulan şeyi gizlememiz kesinlikle imkansızdır: Bu insani olana duyulan nefret, bundan da ziyade hayvani ve hatta maddi olana duyulan nefret, bu mutluluk ve güzellikten duyulan korku, bu görünüşten, geçi­cilikten, büyümeden, ölümden, dilekten, özlemin kendisinden uzaklaşma özlemi... Tüm bunlar, onu anlamaya cesaret edelim, bir hiçlik istenci, yaşama karşı bir isteksizlik, yaşamın en temel önkoşullarına karşı bir isyan anlamına gelir ama bu böyledir ve bir istenç olarak kalacaktır! Ve başlangıçta söylediğimi söyle­yerek bitirmek gerekirse: İnsan, istenci istememektense hiçliği istemeyi tercih eder. Ahlakın Soykütüğü Üzerine, 3. Bölüm, 28. aforizmadan alıntı.
Sayfa 95 - Runik KitapKitabı okudu
·
104 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.