Buket Uzuner'in romanlarında ki kalemini sevsem de, öykülerinde ki kalemine ısınamadım bir türlü. Öykülerinin giriş bölümünde ki kalem oynatmaları beni yoruyor. Bu da konunu içine girip öyküyle bütünleşmemi öykünün tadına varmamı engelliyor. Oysa öykü kitaplarını okumayı da çok severim. Gerçi bu kitabın son öyküsünde, <<"ÖYKÜ" roman kadar katmanlı ve derinlikli olmayan ama yine aynı nedenle söz sanatının çok yoğun kullanıldığı anlatı türüdür>> diye edebiyatımızda ki tanıtımını okuyucusuna hatırlatıyor. Ama yine de öykülerinde ki girişlerinde lafı dolandırıp duruyor gibime geldiği için kalemine ısınamadığımı hissediyorumdur. Edebiyat tarihimizde öykü dalında sağlam bir iz bırakmış bir yazara laf söyleyecek kadar hadsiz değilim, yazdıklarım sadece kendi hissettiklerimi aktarmak içindi.