Çocuğun 'yanılsama anı'', tümgüçlülük duygusu güvenli bir şekilde yerleştikten sonra dereceli bir şekilde yanılsamanın kırılması gerekmektedir. Bu, çocuğun sanrılı bir şekilde tümgüçlülüğü deneyimlemesinden, deyim yerindeyse gerçeklik ilkesine geçişi anlamına gelecektir. İhtiyaçlarıyla her şeyi yaratan o değildir. Bir dış dünya vardır, onun gerçekleri, zorlukları, zorunlulukları vardır.
Söz konusu geçiş, annenin kaçınılmaz ve döneme uygun yetersizlikleri sayesinde olur. Bu minimal örselenmeler bir dış dünya, bir gerçeklik olduğu fikrini yaratır.
Annenin çocuğun gelişimine paralel bir şekilde onun ihtiyaçlarına dereceli bir şekilde duyarsızlaşması çocuğun yanılsamasını, tümgüçlülük yanılsamasını yıkar ve gerçeklik duygusunu geliştirir. Bu, aynı zamanda anneden ayrılma, ayrımlaşma, dolayısıyla bireyleşme anlamına da gelmektedir.