Tabii ki, kapitalizm de, bütün hiyerarşik toplumsal sistemler gibi "En"lerin top- lumudur. İnsanlar "En" olmak için savaş verecek, birbirlerini dirsekleyecek, çiğneyecek, hatta ezeceklerdir. (They Shoot Horses Don't They? bu dirseklemeyi, bu ezip geçmeyi bir dans pistinde, acımasızlığın o acıklı koşusunda somutlamaz mı? O dans pisti artık tüm bir dünyanın simgesi olmuştur.)
En güzel, en güçlü, en akıllı vb... seçilecektir. Eşitlik bozulmalıdır. Eşitlik yoktur. Eşitliğin olduğu yerde bütün yarışmalar hiyerarşik anlamını yitirir. Kimi zaman yarışmaların sonucu daha başından bellidir. (Örneğin They Shoot Horses Don't They?'de yarışı kimin kazanacağı daha yarışmanın başında belirlenmiştir.
Çünkü en önemli yatırım o çifte yapılmıştır.) Toplumun "Mit"lere ihtiyacı vardır. İnsanlara tapınacakları, onunla özdeşleşecekleri mitler sunulmalı, kitleleri peşinden sürükleyecek Mitoslar yaratılmalıdır. Hiyerarşik düzen, hayatın her alanında titizlikle uygulanmalı, ama merdivenin basamakları hep, ama hep korunmalıdır. Yönetenlerin ve yönetilenlerin; ezenlerin ve ezilenlerin
bulunduğu toplumlarda bir merdiven her zaman bulunmalıdır. Bu merdiven bir umut, bütün hayatı anlamlandıran bir umut-gerçekte bir boşunalık-olmalıdır... Zaman zaman alt tabakadan insanların sınıf atlamalarına, bir basamak daha yukarı çık- malarına izin verilebilir. Özellikle izin verilmelidir. Ancak böylelikle kapitalizmin demokratik işleyişi konusunda insanlar ikna edilebilirler. Onların umutları taze ve saklı tutulabilir. (Ve söműrülebilir.) Halktan kişilerin de, "üstün insan" meziyetlerine sahip oldukları takdirde yükseklere tırmanabileceği; paraya, üne, refaha ve servete kavuşabileceği inancı yaygınlaştırılabilir. Böylelikle merdivenin alt basamaklarında kalan insanlar için de artık üzülmeniz, artık onlara acımanız gerekmez.
Demek ki, onlar orayı hak etmişlerdir. Ne de olsa her şey bir yarıştır kapitalizmde. (Hayatın kendisi de bir yarış olarak sunulur. Bu yüzden sentetik "tutkular" yaratılır. Bu "tutkuların" evrensel olduğu düşüncesi aşılanır.) Ve her yarış kapitalizmin kurallarına göre oynanır. Serbest Rekabetin Piyasa Şartları egemendir her soy yarışmaya. Bu piyasada zaman zaman "Güzellik", "Güç", "Dans" sermaye rolünü oynar. Basit bir mübadele kuralıdır bu. Ve bunlar yarıştırılır. Bunlar da seçkin, üstün insanlara değgin özelliklerdir. Bu yarışla- rın bir amacı vardır; bu yarışlar bir hizmet sunar: Talihin cilvesiyle yanlış yerde bulunan insanlar için bir yükselme şansıdır bu yarışlar. Bir fırsattır. Yeni bir yer, yeni bir konum, yeni bir yaşam vaadidir. Bunun içinse insanların "Sınav kazanması" gerekmektedir.
Peki bu kazancın bedeli nedir? İnsanlar bu yarışlarda neler yitirmekte, nelerini tüketmektedirler?
Murathan Mungan
Kullanılmış biletler, s.24-25, Metis yayınları, Haziran 2007