Kara mizah ustası Fournier, eşi Sylvie’nin ölümünden sonra, onun için yazdıklarıyla kalbimizde taht kurdu. Dul isimli romanı gibi bu da yine bir Sylvie güzellemesi.
Yazarak yas tutmanın en iyi örnekleri bence Fransa’nın yaşayan efsanesine ait. Sevdiğimiz biri ölünce, o çıldırtan özlemle başa çıkarken zorlanırız. Olmadık şeyler geçer aklımızdan. Ben toprağı kazıp kemikleri eve taşımayı düşünmüştüm. Ruhun titreşimlerini hisseden parmaklara teslim olmak, yazı masasına oturmak, ölmüşlerimizin kemiklerine hasretle dokunmak! Toprağı öpmek ve koklamak.
Fornier, yasların ve faniliğin izini sürüyor. Sonunda hazineyi buluyor. Türkçe’ye çevrilmiş bu nitelikli eserleri okuyunca siz de hazineyi bulmuş olacaksınız.