Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

246 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yavaşla - K. SAYAR / Yavaşlayın! Bu hayattan sadece bir defa geçeceksiniz.
Hızlı gidince her şeye yetişebileceğini sanıyor insan değil mi? Daha çok çalıştıkça daha çok kazanacağını, Daha çok kazandıkça daha mutlu olacağını, Koştukça daha erken varacağını... "Acele giden ecele gider," der bir atasözü. Hiç okumamışçasına ecele doğru ivmelenmiş gidiyoruz. "Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyor hiç yaşamamış gibi ölüyoruz." Hıza itiyor içinde yaşadığımız çağ, farkında olmadan kapılıp gidiyoruz.
Momo
Momo
kitabını okumuş muydunuz? İnsanlar mutlu mesut yaşayıp giderken birden duman adamlar ortaya çıkıyor ve zamanlarını onlara yatırıyorlar. Daha hızlı çalışmaya, daha çok koşturmaya başlıyorlar ancak onlar hızlandıkça zaman daha da çabuk geçiyor. Dönüp baktıklarında ne kendilerine ne de sevdiklerine ayıracak vakitleri kalmış. Ne kadar hızlanırsanız hızlanın zamandan önde gidemezsiniz. Üstat
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek
'in dediği gibi: "Zaman, korkunç daire; ilk ve son nokta nerde? Bazı geriden gelen, yüz bin devir ilerde!" Bazen geriden gelmek gerek, yavaş yavaş, tadını çıkara çıkara... Gülmenin aksine üzerine uzun uzun düşünerek izlediğim bir film vardı: Mandıra Filozofu. "Daha görecek kaç yazın kaldı Cavit Bey," diyordu Mustafa Ali. Hiç düşündünüz mü? Daha kaç yaz var önünüzde? "Ölecektim. Öyle yaşlanıp elden ayaktan kesilince değil üstelik, bu­gün yarın. Belki yeni bir mevsim göremeden, tek bir yeşil erik daha yiyemeden, kıymetli defterimin sonuna gelemeden..." diyor
Nermin Yıldırım
Nermin Yıldırım
Dokunmadan
Dokunmadan
isimli eserinde. Öyleyse bu koşuşturmaca niye? Hayatı kaçırıyoruz farkında değil misiniz? Geleceği yakalamak için an'ı kaçırıyoruz. Gelecek gelmiyor, kaçan an bir daha var olmuyor. Ne der
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
"Aslında insanı en çok acıtan şey hayal kırıklıkları değil, yaşanması mümkünken yaşamadığı mutluluklardır." Yaşamadığımızla kalıyoruz. "Kaleden kaleye şahin uçurdum, ah ile vah ile günüm geçirdim," der bir halk türküsünde. Ne kadar geçmişe ait ünlemler ah ile vah... Oysa şu ana ve sevdiklerimize zaman ayırmaya o kadar ihtiyacımız var ki: "Sevmek için zaman ayırmak gerekir. Bilmek için zamana ihtiyaç duyarız. Güzelliği ancak zaman ayırarak fark ederiz. Zamanla olgunlaşırız. Lütfen yavaş gidiniz." (s. 38) Peki nereden başlayacağız yavaşlamaya? Yürümeyi sevmeyen var mı ki? "Her yere yürü, yürüyebildiğin kadar yürü. Yürüyerek gidebildiğin her yere yürüyerek git. Ufkunu genişlet. Kendi mahalleni yürüyerek tanı. Evinin etrafındaki insanları, dükkanları, zenginliği fark et. İçini genişlet." (s. 132) Öyle hızlı gidiyoruz ki insanların doğurduğu çocuklara dahi ayıracak vakti yok. İlk birkaç yıl büyük anne, bakıcı; sonraki yıllarda kreş ve anaokulunda büyüyor çocuklar. Bunların çoğu kahvaltıyı dahi organize ediyor. Ne diyordu
İlber Ortaylı
İlber Ortaylı
: "Lütfen sabah kahvaltı veremeyeceğiniz, akşam masal anlatıp öpemeyeceğiniz çocuğu dünyaya getirmeyin." Herkes okumakla övünüyor, uygulamaya geçirme vakti gelmedi mi? Sonra "Aman efendim Z kuşağı şöyle!" Başı okşamadan büyüyen çocuklar yolda gördükleri köpeklerin başını okşamazlar! Her yer AVM dolu... çoğunda adım atacak, arabayı park edecek yer yok. Hunharca dolaşıyor, alışveriş yapıyor insanlar. Ne bir şey aldığını ne verdiğini tanıyorlar... İki lira daha fazla diye Bakkal Mehmet amcadan alışveriş yapmıyor alışveriş merkezinde bir kahveye verdikleri yüz lirayla övünüyorlar. Kahve fotoğrafı ile dolu İnstagram sayfaları. Her profilde "Bakın ben çok mutluyum," imajı. Tabii çok mutlusun. Onaylandıkça mutlu, herkesçe tasdik edildikçe popülersin. Aynı olmak... Estetikçilerin yaptığı da bu değil mi? Herkes tek tip, yüzler de ve ne yazık ki kalpler de... İnanın varmak istediğimiz hayat şu an sahip olduğumuzdan daha kıymetli değil. Sadece dönüp bakabilmek, zaman ayırabilmek gerek... Birazcık yavaşlama ve bakış açısını değiştirme vakti. Yazar yalnızca kendi görüşü olarak paylaşmıyor bunları. Bu hayatın testisinden geçmiş, yokuşlarını aşmış düşünürler de aynı şeyi anlatmanın derdine düşmüş yıllarca. Onlardan onlarca alıntı da yer alıyor eserde. Kim yok ki... Kafka, Nietzsche, Kierkegaard, Yunus Emre... Hâlâ ikna olmayanlar için bir de öneri bırakayım:
Dönüşüm
Dönüşüm
. Zira dur durak bilmeden çalışan, zincirin bir halkası olan ve geç olana kadar dönüp hayatına bakmayan Gregor Samsa, durup düşünme fırsatı bulduğunda bir faraşın içinde buluyor kendini. Sevmeye, sevilmeye, yaşamaya zaman ayırmak gerek o faraşın içine düşmeden.
Yavaşla
YavaşlaKemal Sayar · Kapı Yayınları · 20209,4bin okunma
··
1 artı 1'leme
·
2.990 görüntüleme
Yasemin okurunun profil resmi
Türkiye OCED ülkeleri arasında çalışma saatlerinin en uzun olduğu ülkelerden biri. Büyük şehirlerde trafikte kaybedilen zaman da cabası. Yani insanlar çocuklarına kahvaltı veremiyor ve masal okuyamıyorsa bu sadece onların suçu değil. Ama bu düzeni sorgulamayıp olduğu gibi kabul etmek onların suçu. Radikal gelebilir ama bence bu düzene tepki olarak kimsenin çocuk yapmaması lazım.:)
Hidayet BAHADIR okurunun profil resmi
Kalemine sağlık 👌
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.