İngiliz edebiyatına hakım bu konyda yetkın olan
İngiliz edebiyatının en önemli eserlerini Türk edebiyatına kazandıran
Prof. Dr.
Mina Urgan
Akademisyen, Yazar ve Çevirmen
Kaleminden wirvina hayatının bılınmezlerıyle birlikte detaylı onu tanıma fırsatı bulduk, sürükleyici bır kitaptı, dılı açık netti, merakla okunanlar dan oldu.
Virginia Woolf
Çağımızın İngiliz ve dünya edebiyatının en etkin yazarlarından Virginia Woolf, evlenmesi ile 1941'deki ölümü arasındaki otuz yılda, aralarında çığır açıcı kitapları "Deniz Feneri" ve "Dalgalar" ile, feminist yaklaşımın çok zekice tartışıldığı "Kendine Ait Bir Oda"nın da bulunduğu on beş kitap yazdı. Aynı dönemde ürettikleri arasında sayısız eleştiri, deneme ve hikaye ile, çok hacimli bir günce de var. Hayatı boyunca akıl hastalığının tehdidi altında yaşayan biri için, hatırı sayılır bir başarı. İngiliz edebiyatına bihakkın vakıf Mina Urgan, Woolf'un hayatı, cinsel sorunları, akıl hastalığı, kişiliği ve yanı sıra feminizmi,.
Babasına duyduğu garezin, Virginia’nın feminizminin başlıca nedenlerinden biri olduğu hiç kuşku götürmez.
eleştirmenliği ve roman türünde yapmak istediklerini inceledi...
Yaşam neden bu denli trajik? Neden bir uçurumun üstündeki küçük bir kaldırım şeridine benziyor? Aşağıya bakıyorum, başım dönüyor. Sonuna dek nasıl yürüyebileceğim diye merak ediyorum…(s:35)
Urgan ayrıca, yazarın başlıca eserlerini de teker teker ele aldı. Ayrıca, Bloomsbury grubu, Hogarth Press, Vita Sackville-West, sonunda kendisini öldürmesine yol açan delilik nöbetleri... Urgan, Woolf'u hem insan, hem yazar olarak hayranlıkla, ama tarafsızca değerlendiriyor.
Virginia Woolf , Charlotte Bronte erkek olsaydı, erkekler gibi yaşayabilseydi, başka konuları da işleyebileceğini; Jane Austen’in yalnız çaylı toplantıları anlatmakla yetinmeyeceğini; George Eliot Kırım Savaşı’na katılsaydı, neler neler yazabileceğini düşünür. Tolstoy, bir kentin kenar mahallesinde ıssız bir aile yaşamı yaşasaydı, acaba aynı yazar olabilir miydi diye sorar okuyucalarına.
(S: 56 -)