Gönderi

- At ve kısraklarımın satılamamış olduğunu söylemiştim. Halep'te Cemal Paşa merhumla birçok ciddi mevzular üzerinde münakaşadan sonra, șu basit mükaleme cereyan etti: - Cemal Pașa, benim bazı cins at ve kısraklarım var. Bunları satmak ihtiyacındayım; talip bulamadım. Siz buranın eski kumandanısınız, bana bir yol gösterir misiniz? - At ve kısraklarınızı evvela baytarlarıma muayene ettireyim. - Diyarbakır'da iken Avusturyalılar bu atlarla kısrakların mühim bir servet olduğunu söylediler, kıymetlerinden șüphe etmiyorum, maahaza öyle yapınız. Cemal Pașa hepsi için iki bin altı teklif etti... Kabul ettim ve bu suretle İstanbul'a hareket ettik. Bir gün İstanbul 'da Bahriye Müsteșarı Vasıf Paşa'dan bir tezkere aldım. Bu tezkereye raptedilmiş olan "Cemal Pașa" imzalı telgrafin muhteviyatı șu idi: "Hayvanlarınızı beş bin liraya sattım, sizden çok ucuz almışım, üç bin lirasını nereye göndereyim?" Bu telgraf üzerine müsteşar Vasif Paşa'nın yanına gittim; kendisine dedim ki: "Bu telgrafın manasını anlayamadım: Ben paşaya atlarımı iki bin liraya sattım, o beș bin liraya satmışsa üst tarafını bana vermeye mecbur değildir." Fakat ilave etmeliyim ki bu tok gözlülüğüme rağmen Cemal Paşa merhum, üç bin lirayı Vasıf Pașa delaletiyle bana göndermiștir.
·
320 görüntüleme
Kaan okurunun profil resmi
Vay be! O dönem yaşayan insanlar ne kadar dürüst, mütevaziymiş. Ticarette bile hile hurda düşünmüyorlarmış. Atatürk'ün ve Cemal Paşa'nın ruhu şad olsun.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.