“Sokaklarda, bahçelerde gerçek kuşlar ve çiçekler vardı o zamanlar. Bir de sıcacık
dostluklarımız, Sümerbank basması büzgülü eteklerimiz, iki yanına körpe akasyalar dikilmiş
sokağın orta yerinde oynadığımız dokuz taş, seksek, beş dönme on şapşap, yakartop
oyunlarımız... Hangi evde kurabiye yapıldığını koklaya koklaya bulduğumuz; gül diplerine,
ağaç kovuklarına, tahta çitlerin köşelerine sinmiş küçük sırlarımızı başkalarına aktardıkları
için arkadaşlarımızla tövbeli yeminli küsüp sonra barışmak için yedi sokağın yedi köpeğine
ekmek dağıttığımız; çizgi filmlerdeki küçük sevimli yaratıklar gibi tek sıra olup çilek
tarlalarının arasından Boğaz kıyılarına indiğimiz, Arnavutköy’de, Bebek’te denize
daldığımız... Burası mıydı gerçekten?”