Psikoloji bir objektif bilimsel yaklaşım olmaktan çok kişisel tavrın benimsendiği bir alandır. Lacan’a göre Freud’a göre Jung’a göre gibi. Dolayısıyla yaklaşım tamamen kişiseldir. Ve olmaması gereken olur ve kişisel hayatlar birbirine girer. Terapist danışanına aşık olur. Danışan terapistle cinsellik ister. Bu sınırı geçmek her iki taraf içinde kolaydır. Çünkü danışan mayıştığı bir “divan” da yatay pozisyondadır ve kontrolün çoğu ayakta duran terapisttedir. Ve yine yeniden bir postüla içinde ayakta kalanın ve kontrol sahibinin objektif ve etik olduğunu kabul ederiz. Oysa durumun hiç de böyle olmadığını bu kitap kanıtlar nitelikte. Kitap sulu sepken bir aşk romanı olmak üzereyken üzerine bilimsellik sosu eklenince kişisel gelişimle psikoloji kitabı arasında bir yerde bulmuş kendini. Yazarın bizi hiç ilgilendirmeyen özel hayatı ve aşkını yüceltmq çabasını okumak hiç de keyifli değildi.