Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"O öğretmenlerin bizi coşturmayı değil, bizi kitaplardan sonsuza dek uzaklaştırmayı istediğine eminim. okuma zevki üzerine konuşmak için nefes tüketmiyorlardı, belki de bu zevki kaybettiklerinden ya da gerçekte hiçbir zaman böyle bir hisse sahip olmadıklarından. İyi öğretmenler olduklarına inanılıyordu ama o zamanlarda iyi olmak için ders kitaplarında yazanlardan biraz fazlasını bilmek yeterliydi. Zamanla kuşaktan kuşağa aktarılan hileleri öğrendik. Bize sahtekârlığı öğretiyorlardı, biz de çabucak kapıyorduk. Bütün sınavlarda sadece yardımcı rollere dair soruların çıktığı, karakter analiziyle ilgili bir bölüm oluyordu: karakterin önemi azaldıkça sınavda çıkma ihtimali artıyordu, bu yüzden kaderimize boyun eğerek ve isabetli bir atış yapacak olmanın sevinciyle isimleri ezberliyorduk. Ayak işlerine bakan topal gencin adının Hippolyte, beslemenin adının Felicite ve Emma'nın kızının adınınsa Berta Bovary olduğunu bilmek önemliydi. Bu tavrın belli bir güzelliği vardı, çünkü biz o zamanlar tam da öyleydik, yardımcı rollerdeydik, bez çantalarını güçlükle dengeleyerek şehri boydan boya geçen yüzlerce çocuk. Mahalledeki komşular ağırlığı kontrol edip her defasında aynı espriyi yapıyordu: Sanki taş atıyorsun. Santiago'nun merkezi bizi göz yaşartıcı bombalarla karşılıyordu ama bizim çantalarımızda taş yoktu, Baldor ya da Villee ya da Flaubert tuğlalarımız vardı."
Sayfa 53 - Notos YayıneviKitabı okudu
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.